KURLARDAKİ artış alarm seviyesine yükselince Merkez Bankası nihayet olağanüstü toplantı yapıp faizlerde 3 puanlık artırım kararı aldı.
Bununla birlikte kurlar geri gelmeye başladı ama nereye kadar geri geleceği, bundan sonra yeniden artışa geçip geçmeyeceği henüz bilinmiyor. Artış kararı ardından iktidar sözcülerinin güven vermeye çalışan açıklamalar yapmaları, seçim sonrası piyasa ekonomisine ters kararlar alınmayacağını söylemeleri de olumluydu.
Bu çabaların piyasalara yeniden güven vermek için yetip yetmeyeceğini ise yakında görürüz.
Kurlardaki artış için çeşitli nedenler ileri sürülüyor. Bunların bir kısmı siyasi nedenler. İktidar partisi büyümenin çok iyi olduğunu, yeni teşvikleri çıkardıklarını aslında kurun bu kadar artmasının normal olmadığını savunuyor. O nedenle de son hareketin büyük ölçüde siyasi olduğu, dış güçlerin oyunu olduğu tezini işliyor. Bazı muhalefet sözcüleri de yine işin ekonomik nedenlerine girmeden, bunun siyasi bir olay olduğunu, hükümetin değişmesi ile bunların düzeleceğini ileri sürüyor.
Bunların ikisi de abartılı ve ekonomik nedenleri yok sayan yorumlar. Halbuki uzun zamandır büyüyen cari açık ve enflasyona dikkat çekiliyor, bunların daha da artması halinde işlerin bozulacağı, buna mali disiplinde gevşeme eklendiğinde, işlerin çığırından çıkabileceği hep söylendi. Bununla birlikte ABD başta olmak üzere büyümeye başlayan ve enflasyon üreten gelişmiş ekonomilerde faiz artışlarının hızlanacağı, bu nedenle de bizim gibi ülkelerden sermaye çıkışı olacağı da konuşuldu. Bundan en çok bizim gibi dış açık veren, büyümesini dış kaynakla yapan ekonomilerin etkileneceği de belliydi.
Bütün bunları halletmeden, yani dış bağımlılığı azaltmadan ne kadar yüksek oranda büyürsek, kırılganlığımızın da o oranda artacağı, makro ekonomide denge ve istikrarın öncelikle korunması gerektiğini de yıllardır konuşuyoruz.
GÜVEN VERİLMELİ