PİYASALAR seçimin çok erkene alınmasını olumlu karşıladı ama alınan kararla birlikte 2019 Mart’ındaki seçimler bitene kadar 1 yıllık seçim ekonomisi süreci yaşanacağını söyleyebiliriz.
Bugünden itibaren 24 Haziran 2018 tarihinde yapılması kararlaştırılan Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Genel seçimleri ile ardından 2019 Mart’ında yapılacak yerel seçimler için start verilmiş olacak. Bu da bugünden itibaren bir yıllık bir süreç anlamına geliyor.
Seçimin öne alınmasının asıl nedeninin ekonomik kaygı olduğunu, yani ekonominin gelecek yıl çok daha zor geçmesinin beklendiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu kaygı aynı zamanda mevcut ekonomik duruma ilişkin tedirginliği de yansıtıyor. Kısacası; iktidar partisi 1.5 yıl sonraki seçim yerine bu yıl yapılacak seçimde alacağı oy açısından daha avantajlı olacağını düşündüğü ve önceden bilse de bilmese de, erken seçimi asıl ekonomik kaygılarla kabul etmiş olduğu görünüyor.
Peki, ekonomi açısından hangisi daha iyi olurdu, bu karar ne getirecek?
Her şeyden önce bu konunun sürekli gündeme geldiği bu nedenle belirsizliğin biran önce giderilmesinin ekonomi açısından daha iyi olacağı söylenebilir.
Ancak gelinen noktada uygulanacak seçim ekonomisinin mevcut dengeleri daha ağırlaştıracağı da kesin. Yani enflasyon ve cari açık başta olmak üzere yaşanan kırılganlıklar bu yıl onarılıp, önümüzdeki yıl ekonomi açısından mali ve parasal bir alan yaratılmış olsaydı, bu belki ekonominin dengeleri açısından daha iyi olabilirdi. Hükümet, bu yıl kırılganlıkları onaracak kararlar alır daha sonra yani gelecek yıl yeniden gaza basmayı bekler miydi, o da ayrı tartışma konusu.
Artık, 2 ay sonrası için erken seçim kararı alındı ve 2019 Mart’ında yapılacak yerel seçimleri de göz önünde tutarak ekonomide yaşanabileceklere bakmak gerekiyor. Bunun için de daha önce seçim dönemlerinde yaşananlar da tabi ki kılavuz olacak.