Bu yolla hem enerji arz güvenliğini sağlayıp, hem de Avrupa’ya karşı pazarlık gücünü artırabilecekti. Yaşanan son gelişmelerle Türkiye’nin enerji merkezi olma hayalleri suya düşmüş görünüyor.
Bu hayal uzun zaman önce kurulmuş, Ceyhan Bölgesi enerji merkezi olması için planlanmıştı. Son yıllarda Kuzey Irak’tan ithalat arttırılmış, petrol sahaları alınmış, gaz rezerv potansiyeli çalışmaları başlamıştı. Türkiye’nin uluslararası enerji üretimi gücünü arttırmak için TEC şirketinin kuruluşu da bu amaca dönüktü. Yine son dönemde Kerkük ve Musul valileri ile enerjiye ilişkin yakın temaslar kurulmuştu. Yaşanan K. Irak referandumu sürecinin, bölgede Türkiye’nin enerji açısından da güç kaybını beraberinde getirdiği çok açık. K. Irak yönetimi Kerkük’te hâkimken, resmi olmasa da fiili olarak, bölgede enerji kaynaklarının ortak kullanımı açısından ciddi adımlar atıldığını, sektöre yakın herkes biliyor. Bunun için Irak merkezi yönetimi ile çatışma bile göze alınmıştı.
K. Irak referandum sürecini değerlendiren enerji kaynakları, “Türkiye’nin haklı olarak bu referanduma karşı çıktığını ancak verilen tepkinin abartıldığını ve enerji arz güvenliği açısından olumsuz gelişmelere neden olduğu” görüşündeler. Örneğin; Irak merkezi yönetimiyle ortak askeri gösterilere kadar varan yakınlığın, bundan sora işin düzeltilmesini engelleyebileceğini söylüyorlar. Türkiye’nin Irak ile Paris’te devam eden milyarlarca dolarlık tahkim davası bulunduğunu, bu nedenle Merkezi yönetime taviz vermiş olabileceğini kaydeden uzmanlar, ancak Irak’ın bu davadan vazgeçtiğine ilişkin bir işaretin, kurulan yakınlığa rağmen hâlâ alınamadığını söylüyorlar.
Irak merkezi yönetiminin Kerkük’e hâkim olduktan sonra yaptığı ilk açıklamanın Ceyhan’a aktarılan petrolü, İran’a yeni bir boru hattıyla aktarmak olduğunu hatırlatan uzmanlar, Türkiye’nin bölgeden gelen petrolü kaybetme tehlikesi yaşadığını söylüyorlar. Hâlâ bölgeden Türkiye’ye, miktarı çok azalmasına rağmen, bir akış bulunduğu belirtilirken, Irak merkezi yönetimi ile K. Irak arasında bir anlaşma sağlanamadığı takdirde bu akışın yakında durabileceği belirtiliyor. Çünkü K. Irak yönetimi petrol çıkaran şirketlere bir miktar para vermeye devam ediyor ama yakında bu paranın da ödenemez hale gelmesinden korkuluyor. Bu takdirde özel şirketler üretimi durdurmak zorunda kalacaklar.
DOĞU AKDENİZ GAZI DA TEHLİKEDE
Sadece K. Irak değil yeni bulunan Doğu Akdeniz gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarımı projesi de, enerji merkezi olma hayalleri içinde büyük yer tutuyordu. Geçtiğimiz hafta Kıbrıs Rum kesiminde Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi liderleri bir araya gelerek, gazın denizin altından Yunanistan’a boru hattıyla getirilip buradan Avrupa’ya sevki konusunda ön anlaşmaya vardılar. Bu proje hayata geçerse Türkiye devre dışı kalmış olacak. Halbuki Türkiye’nin kavgalı olduğu İsrail ile yeniden barışmasında bu projenin büyük rolü olduğunu herkes biliyor. Deniz altından geçecek boru hattı karadan yani Türkiye’den geçecek hatta kıyasla, neredeyse iki kat maliyetli. Ancak Doğu Akdeniz gazının hepsi yani İsrail gazı da ortak projede birleştirilirse, yapılmayacak bir proje değil. Bu noktada da AB ilişkileri ve Mısır’la aramızın kötü olması en büyük etkenler.