BU hafta sonunda yapılacak seçimle Türkiye “Partili Cumhurbaşkanlığı” sistemine geçiyor.
Önümüzdeki siyasi dönem için kaygılı olan da var, umutlu olan
da. Umutlu olanlar bu dönemde ekonomik reformlara hız verileceğini,
yeniden atılım dönemi olacağını da söylüyorlar.
Türkiye’nin yeni dönemde ekonomide reform yapma iradesinin
sorgulanması gerekiyor. Herkesin sözünü ettiği yapısal tedbirlerin
hayata geçirilip geçirilemeyeceği yakından izlenecek. Sadece
içeride değil dış piyasalarda da yapısal reformların geleceği merak
ediliyor.
Dün iki reyting kuruluşundan gelen yorumlar, Türkiye’nin gerekli
yapısal tedbirlerin alınacağından büyük şüphe duyulduğunu ortaya
koyuyordu. İçeride piyasalar daha çok büyüme üzerinde durup, bu
yöndeki adımları memnuniyetle karşılarken, yabancıların aynı
adımların riski büyüttüğü görüşünde olduğunu da rahatlıkla
söyleyebiliriz.
Londra’da düzenlediği Gelişen Piyasalar Zirvesi’nde AA muhabirinin
sorularını yanıtlayan Moodys’in Bölge Yetkilisi Yves Lemay, Türkiye
ekonomisi için şu anda gördüklerini; mali teşvikler yoluyla
bankacılıkta kredi büyümesini artırmak için ihtiyati tedbirlerin
kolaylaştırılması, parasal politikanın enflasyondan çok büyümeye
odaklandığı bir politika olarak özetlemiş.
Lemay, hükümetin büyük çaplı bir yapısal ekonomik reform programına
girişmesini beklemediklerini belirtmiş. Politik risklerin hala
büyümeyi baskıladığını öne süren Lemay, “Ekonomideki kısıtlamaları
ve hassasiyetleri azaltabilecek tasarruf oranlarının artırılması,
dış finansmana bağımlılığın azaltılması gibi dikkate değer yapısal
reformların uygulanması, Türkiye’nin reyting istikametine bir
miktar istikrar kazandırabilecek bir gelişme olabilir. Bu dikkate
değer reformlar Türkiye’nin kredisine pozitif etki gösterebilir”
demiş.
Lemay, yaptığı sunumda Türkiye için, “Hükümet ekonomik reform
programını geliştirerek, büyümeyi destekleyerek, tasarruf oranını
artırarak, dış finansmana olan sermaye bağımlılığını azaltarak bizi
şaşırtabilir” şeklinde konuşmuş.