Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Kalkınma Bakanı Lütfü Elvan, 2018’de yüksek büyümenin temelleri olduğunu söylemişler. Bu temelleri; küresel ekonomi büyüdüğü için ihracatın artması, KGF’nin devam etmesi, yeni işe yerleştirmelerin iç talebi artırması, kapasite kullanım oranlarında sınırlara gelindiği için yeni yatırımlar yapılması, altyapı yatırımlarına devam edilmesi olarak sıralamışlar.
İstihdam teşviklerinin açıklandığını, yeni teşviklerin gündemde olduğunu belirten bakanlar, tüm bunların hem dış hem iç talep artışı yaratıp, büyüme oranlarının 2018’de de yüksek seyretmesini sağlayacağını belirtiyorlar.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, hükümet olarak fiyat istikrarına önem verdiklerini belirterek, “Enflasyonun tekrar aşağı doğru bir trende sokulması bizim için kritik öncelik” demiş. Enflasyonun düşüş trendine girdiğini bu yıl ilave çabalarla bunu tek haneye indirmek için çaba göstereceklerini belirtirken, hiç kimsenin ‘Büyüme mi, enflasyon mu?’ diye bir yanılgı içerisinde olmaması gerektiğini belirtmiş. Şimşek, “Böyle bir tercih söz konusu olamaz. Fiyat istikrarının olmadığı bir ülkede kalıcı, yüksek, sürdürülebilir bir büyüme de olmaz” demiş.
Tam da demek istediğimiz bu; hükümetin yüksek büyüme adına fiyat istikrarını savsakladığını düşünüyoruz. Bunun da Şimşek’in dediği gibi bir yanılgı değil, realite olduğunu açıkça görüyoruz.
Kanaatim o ki; Bakan Şimşek de Bakan Elvan da mevcut ekonomik süreçte bunun bir tercih olduğunu biliyor, “yüksek büyüme talimatı” aldıkları için bu noktaya ağırlık verip, enflasyonu ihmal ediyorlar ama kamuoyuna “ikisini birden başarabilecekleri” mesajını verme ihtiyacı duyuyorlar.
Çünkü 2019 yılında üç seçim birden var, Cumhurbaşkanı Erdoğan için bu seçimler hayati öneme sahip, o nedenle de büyüme oranlarının ne yapıp edip yüksek tutmanın yollarını arıyorlar. Hazine destekli KGF kredileri gibi yükü ileriye atmanın yollarını bulup, yüksek büyüme için her şeyi yapmaya devam edecekler.