Recep Tayyip Erdoğan’ın ta iktidarının ilk yıllarında Japonya’ya yaptığı ziyaret sırasında İsrail yine Filistinlilere saldırmış ve birçok sivili öldürmüştü. O güne kadar hiçbir ülke liderinin cesaret edemediği bir söz söyledi Erdoğan: “İsrail devlet terörü uyguluyor.”
Erdoğan’ın bu sözleri, içeriden çok dışarıda büyük yankılar buldu. Batı medyası ağız birliği yaparak Erdoğan aleyhinde inanılmaz bir saldırı ve karalama kampanyası başlatmıştı.
Türkiye’de ise, “bu medya grubunda İsrail ve Yahudilik aleyhinde haber, yorum yapılamaz” maddesini bulunduran Yahudi Axel Springer’in ortağı olduğu Türk medya gurubu da Erdoğan’a eleştiri getirmiş ve İsrail’in sivilleri katletmesini meşru göstermeye çalışmıştı.
Erdoğan’ın o çıkışı, Davos’taki meşhur “One munit” isyanı ile zirve yapmıştı. Her iki çıkış da planlanmış, hesaplanmış değildi. Sayın Erdoğan’ın fıtri bir refleksi idi. Ve ilginçtir Erdoğan’ın bütün fıtri refleksleri, birbirini tamamlayan zincirin halkaları gibi. Ve hepsinin ortak özelliği, mevcut sömürü düzenine isyan etmek, onun maskesini düşürmek, kitleleri uyandırmaya vesile olmasıdır.
Sayın Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” mottosu, bütün dünyanın gözleri üzerine serpilmiş ölü toprağının silkelenmesine sebep oldu.
Sayın Erdoğan Afrika’yı çok önemsiyor. Malum dışişleri bakanları ve bürokratlardan yakasını sıyırabildikçe Afrika ile diplomasi kanalları açtı, ticaret hacmini geliştirdi. Erdoğan, iktisatçı biri olarak 1 milyar 100 milyonluk Afrika’nın ekonomik değer olarak 500 milyonluk Avrupa’dan daha verimli olacağını hesaplayıp ve bu yönde adımlar atmaya çalışıyordu. Ne var ki atadığı bütün Dışişleri Bakanlarının dolaylı engeline takıldı.