Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin gittiği referandum sırasında bir gösteride taşınan Yahudi bayrağı, Türkiye’de epey gündem olmuştu. İslamofaşistler ile ulusalcı faşistler, bilinçaltlarındaki Kürt düşmanlığını, zulmün, Siyonist vahşetin sembolü olan Siyonist İsrail bayrağını maskeleyerek resmen kustular.
Gerek İslamofaşistler ve gerekse ulusalcı faşistlerin arasında İsrail muhabbeti ve ilişkileri Irak Kürt Bölgesi’ni bırakın, bizim Musevi vatandaşlarımızdan daha çok İsrail sevgisi veya ilişkisi vardır. Ve bu ilişki de tamamen “duygusal”dır. Operasyonel internet haber sitelerini finanse eden, trollere harçlık veren nice “hacı abi” veya “ulusalcı bay”ların İsrail ilişkileri ortaya dökülse, Neve Şalom’dan tutun, Edirne’deki sinagoga kadar bizim Musevilerimiz feveran edecekler: “ulan han biz Yahudi idik!”
Korkak, pısırık ve ne işe yaradığı bilinmeyen 500. Yıl Vakfı’mız bile “Yahudiliğimizi kimseye kaptırmayız” diye nümayiş düzenler.
Geçtiğimiz gün Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne çok yakın bir medya grup başkanı arkadaşımın ağır rahatsızlığından dolayı Türkiye’de tedavi edildiğini duyunca ailesini aradım ve hangi şehrin hangi hastanesinde olduğunu öğrenerek bir nefeste soluğu yanında aldım.
İkimizin de kaderi o kadar birbirine benziyor ki… Onun babasını Saddam idam etmiş, benim babam 12 Eylül işkencehanelerinde bir böbreğini bırakıp çıktı ve işkenceden dolayı rahmetli oldu. Siyasi elitlerin haricinde hangi Ortadoğulunun kaderi ortak değil ki?
Ortadoğu’nun en dürüst ve mert gazetecilerinden biri. Beni rahatsız etmemek adına burada tedavi gördüğünü haber vermemiş. Ailesini de bana haber vermemeleri için sıkıca tembihlemiş.