Bir toplumun üretkenliğini, moralini ve şevkini bozmak için, o toplumun kurduğu devleti yok etmeniz yetmez. Aksine toplum, devletini yeniden daha güçlü ve mücehhez hale getirir. Ancak adliye ve güvenlik sorunu, bir toplumu kontrol altına almanıza yeterli olur. Eğer insanların yargı ve onların mallarını, canlarını, namuslarını korumakla görevli kurumlara, memurlara olan güveni yıkılırsa işte o zaman kelimenin tam anlamı ile yıkım gerçekleşir.
Türkiye, Terörle mücadelede gayet iyi gidiyor. Bu, sadece bir bakanlığın veya bir şahsın aldığı bir karar değildi. Bu, devletin bir kararının sonucudur. Devletin kararlarını da devletin başı uygulamaya koyar ve takip eder.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede sıfır tolerans ve zafiyet kararını uygulatması üzerine uluslararası cinayet şebekesi PKK'nin başta parlamento olmak üzere her sahada beli kırıldı.
Ne var ki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadelede toplumun beklediği düzeyde bir başarı söz konusu değildir. FETÖ ile mücadelede ciddi anlamada zafiyet var. FETÖ'cü Kurtarma Borsası'nı bilmeyen, duymayan yok.
FETÖ'nün CHP'yi tamamen rehin aldığını da bilmeyen yok. Ama yargı ve güvenlik birimleri bu konuda ne hikmetse kılını dahi kıpırdatmıyor.
CIA'ya ajanlık yaptığı ortaya çıkan (TR 705 kod), PKK'li teröristlere her türlü siyasi ve moral lojistiğini sağlayanlar, CHP'de parlamenter ve yönetici durumundalar. FETÖ'cüler, CHP Genel Başkanı'na kadar partinin yönetim kadrosunun danışmanlığını yapabiliyorlar.