Urumiye İran'ın batıdaki önemli kentlerinden biri... İran-Irak ve Türkiye sınırlarının kesiştiği bölgede, nüfusunun büyük kısmı Türk. Kentte yaşayan bir miktar Kürt ve Ermeni var. Bu gruplar ekalliyette, Urumiye bu nedenle bir Türk kenti... İnsanlar günlük hayatta ve evlerinde Türkçe konuşuyor... Urumiye ve çevresinde yerleşik Türkler Avşar boyundan, çoğunluğu şii; kentin nüfusu 2002'de 800 bini aşkındı, bugün göçlerle nüfusun 2 milyon kapısına dayandığı tahmin ediliyor. Kentin demografik özelliği konusunda değişik ifadeler var. Kürt ve Ermeni nüfusun dışında Yahudiler, Nasturiler, Süryaniler, Ruslar, az sayıda katolik ve protestan İran yurttaşı da Türkler'le birlikte yaşıyor. Urumiye tipik bir Türk kenti, dükkânların tabelaları Türkçe, satılan malların çok büyük kısmı Türk malı... Gazeteleri Türkçe yayınlanıyor, Türkiye'den gelen kitap ve dergilere düşkünler, Türkiye televizyonlarını izleyip radyolarını dinliyorlar... * * * Halk çok dinamik, Türklük şuuru son derece diri, gençlerin büyük kısmı Turancı, milliyetçiliği göz bebekleri gibi koruyorlar... Atatürk onlar için de ölümsüz lider, başbuğ! İran'da toplumu etkileyen her sahada pek çok Türk var. Siyasal, sosyal, ekonomik hayatta, özellikle de ayetullahlar arasında Türk sayısı çok fazla. İran'ın nüfusunun 40 milyon kadarı Türk, bu nüfus giderek artıyor ve toplum hayatının her alanında egemen güç haline geliyor... * * * Urumiye'de halkın bir ağızdan "Ne mutlu Türk'üm diyene" haykırmasıyla Türklüğün nasıl yürekten sahiplenildiği ortada.Anadolu'dan kalkıp Urumiye'ye gidecek biri, inanın kenti ve insanları hiç yadırgamayacak ve yalnızlık çekmeyecektir...Şapşalların hezeyanı bitmez Havuz medyasına mensup yani yandaş bir gazetenin nevzuhur bir kalemi, devletin resmi ideolojisi diye betimlediği Atatürkçülüğü karalamaya kalkmış... Sadece o değil ki; Atatürk'e, laik cumhuriyete, çağdaşlığa karşı çıkan ne kadar medeniyetsiz ve seviyesiz kalem varsa hepsi, Erdoğan'ın partisinden kaçan oyları geri getirmek için sahiplendiği milliyetçiliği ve Atatürk'ü yaylım ateşine tutmaya kalkmışlar... Bu kötü niyetli tiplerin kafalarına sokmaları lâzım; devletin, Atatürkçülük diye betimlenen bir ideolojisi yoktur. Devlet, Ulu Önder Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyet yönünde ilerlemeyi seçmiş bir devlet niteliğine sahiptir... * * * İdeolojiler lâfta kalmaz, uygulanır... Mesela... Faşizm bir ideolojidir, yerleşmesi için yaptırımları vardır, uygulanır... Komünizm bir ideolojidir, yerleşmesi için yaptırımları vardır, uygulanır... Radikalizm bir ideolojidir, yaygınlaşması için yaptırımları vardır, uygulanır... Bu şapşallar resmi ideoloji dedikleri kemalizmin yaptırımlarını sayabilirler mi... Kemalizm ya da Atatürkçülük, resmi ideoloji değil, milletin sahiplendiği devrim içerikli bir varoluş felsefesidir. Ebleh tayfası kaz kafalarına önce bunu soksun...Okurdan gelenler Değerli okurum Nevzat Gül, ateşli silah konusunda yazdıklarım üzerine "Ateşli silahlar sorun değil. Cinayet işleyecek cani mutlaka bir suç âleti bulur"diyor. Yine ondan öğreniyoruz, İsviçre'de her askerlik yapanın silahı ölene kadar kendisinde kalırmış. Sonra da şöyle demiş: -Kayınpederim 96 yasında, mavzeri de yanı başında, silahlardan değil adaletsizlikten korkalım... Gül'ün bu görüşüne katılıyorum ama yine de "Silahlanmaktan da korkalım" diyorum... * * * Adını saklı tutun bir okurum da Bahçeli'ye şöyle seslenmiş: -Madem AKP'lisin ne işin var MHP'de. Git, AKP'ye üye ol, rozetini de Recep Tayyip Erdoğan taksın. Sonra da eklemiş: -Mahvettin MHP'yi sarayın arka bahçesinin bostan korkuluğu.... * * * Galatasaray Lisesi'nin yetiştirdiği tek şeriatçı Mehmet Şevket Eygi köşesinde, sapık fıkralara değinerek 12 madde açıklamış sonunda da şöyle demiş: -Listeyi uzatmayacağım. Ehl-i Sünnete mensup ilm-i kelâm âlimlerinin sapık fıkralarla ilgili kitaplar yazarak kafası çok karışmış olan Sünni halkı uyarmaları gerekmektedir. Bu vazifeyi kimler yapacak... Konuyu ele alan ve bana gönderen okurum sonunda şöyle demiş: -Kendisi gibi birileri yapabilir!Fiskeler AKP'nin TBMM Başkan adayı yeniden İsmail Kahraman oldu. Böylece parlamento yeniden, laikliğin kaldırılmasını isteyen, Atatürk ve cumhuriyete sempati beslemeyen, hanedancı olduğu anlaşılan isme teslim edilecek... Bir yanda Atatürk'ü ve milliyetçiliği oy toplamak için sahiplenen bir genel başkan, bir tarafta da partisine mensup tam zıttı bir TBMM Başkan adayı. Nasıl bir arada olacaklarsa... * * * Atatürk'ü sahiplenmek için İnönü'yü karalayan anlayış, tarihi de tahrif etmekle meşgul. Paraların üzerinden Atatürk'ün resmini kaldırıp kendi resmini kullanmakla suçlanan İsmet Paşa'nın bu konuda zerre kadar günahı yok. O değişiklik, yasa gereği yapıldı, çünkü yasada "Paraların üzerinde Reisicumhurun fotoğrafı bulunur" hükmü vardı. Maliye de gereğini yaptı, İnönü'nün resmini paralara koydu. Bahse konu yasayı"Olmaz öyle şey" diyerek Meclis'in kaldırmasını da İnönü sağlamıştı. Yasa kalsaydı değer kaybeden paramızda bugün, Erdoğan'ın resmi olacaktı...