YAZAR dostum Salim Koçak, İYİ Parti'ye daha yolun başında yapılan sataşmalara tepki koyuyor ve hırlayanların amacını ortaya döküyor. Hatırlatma ondan: - 1991 genel seçimlerinden birkaç ay önceydi. Güniz Sokak'taki konutta merhum Demirel ile baş başaydık. Bir ara; "Salim" dedi, "Slogan sıkıntısı çekiyoruz, slogan. Biraz slogan bulalım." 1989'daki yerel seçimlerde rahmetli babam ilçemizde belediye başkanlığına aday olmuş, ben de bunun üzerine"Her şey Taşkent için" diye bir slogan bulmuştum. Demirel öyle der demez hemen aklıma o geldi. Sloganı anında değiştirdim ve "Her şey Türkiye için"şekliyle önerdim. Çok beğenmiş olacaktı ki hemen önündeki kâğıda not aldı. Nitekim Doğru Yol Partisi'nin o yıl ana sloganı "Her şey Türkiye için" olmuştu. Dahası, merhum Erdal İnönü'nün başında bulunduğu SHP ile hükûmet kurduktan sonra yaptığı ve o güne kadar ki icraatlarını anlattığı ilk basın toplantısı metninin yer aldı kitapçığın adı da "Her Şey Türkiye İçin" idi. Aradan onca yıl geçti. AKP kuruldu; bir de baktık ki ana sloganı aynı, "Her şey Türkiye için" * * * Koçak yazısına şöyle devam ediyor: -Şimdi de Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı çıkmış, İYİ PARTİ'nin logo ve sloganının kendilerinden çalındığını söylüyor. Neymiş onun logosu, yarım güneş... Sloganı da "Antalya'ya iyi gelecek"... Ya İYİ Parti'nin sloganı... Tam güneş ve "Türkiye iyi olacak." AKP'ye göre demek ki güneşi kim kullanırsa kullansın, yarım veya tam, şöyle veya böyle, ondan çalmış oluyor... Sahiplenmedikleri bir tek güneş kalmıştı. Onu da yaptılar. Slogana gelince... "Antalya'ya iyi gelecek" ile "Türkiye'ye iyi gelecek" ya da "Türkiye iyi olacak" sloganları arasında dağlar kadar fark var: İlki kişiyi öne çıkarırken, diğerleri Türkiye'yi sahipleniyor... Slogan çalmaya alışkınlar ya, başkalarını da kendileri gibi düşünüyorlar. * * * Koçak'ın eline sağlık, bilmediğimiz bir konuya açıklık getirdiği için de teşekkürler.... Daha ilk günden İYİ Parti'ye hırlayanlara bu yazı kapak olsun. Ar damarları çatlamadıysa bundan böyle hırlayıp durmazlar...Bu da ilkine dönmesin HABER bizim gazetede vardı. Erdoğan'ın isteği üzerine vaktiyle İsveç'in en büyük otomobil üreticisi Saabile temasa geçilmiş ve ondan hem proje, hem destek sözü alınmıştı. Bu alışverişin bedeli ilk ağızda 40 milyon avro -Euro- idi... Bu arada bazı ekipmanlar da getirilmiş ancak girişim ilerlememiş o noktada kalmıştı. Ne oldu diye soranlara ise hep "Tübitak çalışamalara devam ediyor"deniliyordu...