Güvenlik ve istihbarat güçlerimizin başarısızlığı yüzünden aranmakta olan binlerce kanun kaçağı soluğu başka ülkelerde aldı. Firar eden insan sayısı 60 bin... Yanlış okumuyorsunuz, evet tam 60 bin kişi firari... Çoğunluğu da fetö çetesi elemanı... Aralarında kimler yok ki; üst rütbeli askerler, yargıçlar, savcılar, polisler, bilim adamları, gazeteciler... Ev kadınları bile var, bunlara abla diyorlar; erkekler ise ya "abi", ya imam... Çoğu fetö diye adlandırılan iblisin maşası, ayakçısı, çanak yalayıcısı... * * * Hepsi, değişik ülkelerde gizlenerek yaşıyor... Pensilvanya'daki iblis de bunlara, himmet yoluyla yapılan soygunlardan gelen paralarla yardımda bulunuyor. Uluslararası anlaşmaya göre bu firarilerin peşine İnterpol'ün düşmesi lâzım. Bir Ağır Ceza Polis Örgütü olan kuruluş, önüne koyduğumuz 60 bin kişilik firari listesini görünce bizi veri tabanından çıkardı... Yani, "Biz bu kadar insanı yakalayamayız" demiş oldular... Oysa İnterpol'ün görevi, değişik devletlerin yasaları ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi doğrultusunda, emniyet güçleri arasındaki yardımlaşmayı sağlamak ve geliştirmek... Ne acı ki bu defa koca örgüt, bu görevini inkâr etmiş oluyor! Yapılacak bir şey yok; alınacak önlem de... Kaçan kaçtığıyla kalacak... Bazı ülkeler bunları, aramızdaki anlaşmalara dayanarak yakalayıp verebilir. Ancak firarilerin bulundukları ülkelerin yasalarına ters işler yapmaları lazım. Hepsi içinde bulundukları koşulların ne kadar vahim olduğunu bilerek köstebek gibi yer altına girecek ve sessiz durmaya gayret edecektir; o nedenle iadeleri de söz konusu olmayabilir... * * * "İnterpol de, ABD yönetimi gibi iblise ve maşalarına kıyak yapıyor, arka çıkıyor ve Pensilvanya'ya hizmet ediyor" desem yanlış mı olur... Olmaz... Açık ve net ifadem bu; bizden firar edenleri başlarına buyruk bırakan İnterpol de ABD gibi fetö çetesine yandaşlığı seçmiş uluslararası bir örgüt olduğunu gösteriyor... Böylece, Erdoğan karşıtlığıyla tırmandırılan Türkiye düşmanlığı cephesine katılan İnterpol'ü de yeni fetöcü örgüt diye ilan ediyorum... Ne olacak bu sığınmacı işi------------------------------ ------------------ Konuk ettiğimiz 3 buçuk milyon Suriyelinin varlığı hepimize sıkıntı vermeye başladı. Hemen her gün yasaların suç saydığı pis işlere bulaşıyorlar. Daha dün narkotik polis uyuşturucuyla mücadele kapsamında operasyonlar yaptı, torbacı ve içici olarak yakalananlar arasında Suriyeliler de vardı... Kendi aralarında yaptıkları bıçaklı, tabancalı yani kanlı kavgalara tanık oluyoruz. Bulundukları mahallelerde yaşayan yurttaşlarımızla zaman zaman tartışıyor, kavga çıkarıyorlar. Hırsızlık yapıyorlar, soyguna kalkışıyorlar, kadın ve kızları taciz ediyorlar. Envaiçeşit pislik bunlarda... * * * Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, taraflar arasında gerginlik çıkmaması için halkın hoşgörülü olmasını önerdi. "Suriyeliler geçici olarak ülkemizde, ülkelerindeki koşullar iyileştikçe gidecekler" dedi... Öfkeleri yatıştırma taktiği... İyi de onlar gidene kadar halkımız her an, "Suriyeli yine ne halt edecek" diye yürek çarpıntısıyla yaşamak zorunda mı? Devletin gücü bunları kamplarda kontrol altında tutamayacak kadar zayıfsa ne düşünerek ve neyimize güvenerek kapılarımızı ardına kadar sığınmacılara açtık... Resmi ağızların, Suriyeli sığınmacılardan illallah eden insanları, konuyu fitne, nifak ve iç siyaset malzemesi haline getirmeye çalışmakla suçlaması da yakışıksız, yersiz ve tamamen asılsız beyandır... Halkı olduğu kadar sığınmacıları da uyarmak gerekmiyor mu... DERKENAR------------------------- Halkımızı Suriyelilere karşı hoşgörülü olmaya çağıran Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak bir tehlikeden (!) de bahsetti. Suriyeliler olmasaymış fabrikalarımız işçi bulamazmış, dolayısıyla üretim yapılamazmış... İki sorum var; birincisi, Suriyeliler gelene kadar fabrikalarımız çalışmıyor muydu; ikincisi, Suriyeliler gittikten sonra fabrikalarımız çalışmayacak mı? İnsan, hele de sorumlu noktadaysa lafının nerelere gideceğini hesaplamalı ve öyle konuşmalı... ANLAMLI SÖZLER------------------------------------- Zulümle abad olanın akıbeti berbat olur. (Yunus EMRE)