Bugün KHK konusuna kısaca, yani fazla uzatmadan ve paragraflar halinde değineceğim... Herkes, iktidarın hâl-i pür mealini görmüş olacak... Öncelikle -Evvel emirde- şunu vurgulamak istiyorum; başımızdaki iktidar, demokrasiden yana bir siyasal topluluk değil. Demokratik işler yapmıyor, sığındığı antidemokratik olguları da demokrasinin gereği gibi göstermeye çalışıyor...Feyzioğlu'nun unutkanlığı Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Meclis'in toplantıya çağrılmasını ve son KHK'larda yer alan literatürdeki çarpıklıkların düzeltmesini istedi ama iktidarın, Meclis'i yani millî iradeyi baypas ettiğini unuttu. Millî iradenin yerine ikame edilen tek kişilik iradenin vesayeti altında çıkarılan KHK'lara müdahale edilmesine izin verilmeyeceğini de hiç tahmin etmedi. Öyledir, demokrasi ve hukuk âşıkları ülkeyi yönetenlerin demokratik taleplere karşı çıkacağına ihtimal vermez. Canlarını yakan soru Tankların önüne yattı diye yargılanan yurttaş yokken 121. maddenin neden KHK kapsamına alındığı sorusu iktidara battı, canını yaktı. Göz ardı edilemeyecek bir başka hususa geliyorum; darbecilere direnenler, emir komuta zincirinin en son halkasını oluşturan tankçı askerleri linç etmeye kalktığında, "Askeri darp ettin" diye yakalarına yapışıldı mı... Bu KHK'larda günahsız askerleri koruma maddesi de yer alsaydı fena mı olurdu... Bir grup insanı cezadan muaf tutmak yeni bir sivil çeteleşmeye yol açmaz mı... Tutan tuttuğunu yerden yere vurursa ülke ne hale gelir, hiç düşünüldü mü...