Kılıçdaroğlu neleri öğrenmemizi sağladı onlara bakalım... Sıralama yapmadan, yani karışık olarak söyleyeceğim... Neleri öğrendiğimize gelince... 1-Erdoğan'ın büyük oğlunun, eniştesinin ve efradında yer alan mutemet kişilerin ufacık bir ada devletinde kurulu şirkete hiçbir nedene dayalı olmayan yüksek miktarda dolar transfer ettiklerini... 2-Minnacık bir ada devlette, Erdoğan'ın yakından tanıdığı birinin sermayesi 1 sterlin olan ve iştigal alanı meçhul bir şirket kurduğunu... 3- Bahse konu şirketin tek kişilik ve limited esaslı olduğunu... 4- Yaptığı işin bilinmediğini, bilançosunun olmadığını, denetlenmediğini... 5- Bu şirkete bu koloniye mensup kimselerin 20 günde 15 milyon dolar yolladıklarını... 6- Dolarların transfer işlerine Halkbank'ın aracılık ettiğini... 7- Bu bankanın eski genel müdürüyle yardımcısının Zarrab davasının sanıkları olduğunu... 8- 15 milyon dolar yolladıklarına dair belgelere rağmen, para yollanmadı o miktar para geldi savunması yapıldığını... 9- Geldiği iddia edilen paraların kaydı olmadığını... 10- Dolarları gönderenlerin, şirketlerini kime sattııklarının ve ne iş yaptıklarının gizli tutulduğunu... 11- Paralar geldiyse dekontlarının ortalıkta olmadığını, dolayısıyla bu savunmanın dayanaksız olduğunu... 12- Bahse konu alışverişin para aklamak amaçlı olduğunu... * * * Evet, hepsini CHP Lideri sayesinde öğrendik... Herkes, uygun gördüğü herhangi bir ülkede, o ülkenin yasal şartlarına uygun imkânlara sahipse şirket kurabilir, ticaret yapabilir. Ama asıl niyeti ticaret yapmak değil de para aklamak, vergi vermemek, edindiği serveti dikkatlerden uzak tutmak ve o servetin meşru olduğu algısı uyandırmak isterse genelde Man Adası gibi bir vergi cennetini seçer ve orada offshore investment girişimini yapabilir... * * * Unutmadan, Kılıçdaroğlu'nun elindeki belgelerin tamam bu offshore investment girişimini doğrulayan belgelerdir...İyi yurttaş, kötü yurttaş Binali Yıldırım'ın çocukları da yatırımlarını offshore bir alana kaydırmış... Neden bir Avrupa ülkesine değil de ille de offshore özelliği olan ve adı saklanan bir ülkeye... * * * Yurttaşların hakları vardır; elbet de görevleri de... Herkes, yurttaşlık görevini yapmak zorundadır. Vergi vermek de zorunlu görevlerden biridir. Ben bu görevden yani vergi vermekten kaçarsam, işimi de bunu sağlamak için offshore cennetlerinden birine kaydırırsam iyi yurttaş değil vergi kaçıran kötü yurttaş durumuna düşerim... Böylece her cezaya da müstahak olurum... * * * Bu kısa uyarımdan kim ne pay çıkarırsa buyursun çıkarsın...Kandırılmak, aldatılmak ya da yanıltılmak Türkiye'deki bütün mal varlığına ve şirketlerine el kondu. Rüşvetçi Reza'nın Tığ teber şah-ı merdan kaldığını sanmayın, kim bilir servetinin büyük kısmını nerelere kaçırmıştır... Yaptığı yasa dışı ticarete meşruiyet kazandırmak için cari açığın yüzde 25'ini kapattığını söylemişti... İktidar da acem oğlanı "Hayırsever iş adamı" ilan edip alkışlamıştı... Bütün alkışçılar, heriften rüşvet yiyenler, saat alanlar, onu protokole dahil ederek VİP muamelesi yapanlar bugün sövüp sayıyorlar; velinimete sövmek var mı... * * * Biliyorsunuz bu iktidar ya kandırıldık, ya aldatıldık ya da yanıltıldık demekle meşhur... Ancak onu sadece Obama ya da Esad değil, fetö hainiyle Barzani de kandırdı, ya da aldattı; bir de Zarrab... Bari bu sonuncu olsa...