Taliban 31 Ağustos’a kadar, Türkiye dahil hiçbir yabancı asker görmek istemiyoruz deyince, Biden, “31 Ağustos’a kadar boşaltacağız” dedi. AB tutuştu. İki hafta süre isteme teklifine, Biden “Hayır” deyince, tahliyeler başladı. Ancak, daha sırası gelmeyenlerden 12 ABD deniz piyadesi yıllar sonra DEAŞ’ın terör saldırısında öldü. Ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da yüreklere su serpti. “Askerlerimizin tahliyesini 36 saatte tamamlayacağız” dedi ve öyle de oldu. Ancak sözcünün, sözlerinin devamı vardı. “Askerlerimiz çekilsin ama Kabil havaalanının işletmesine devam edebiliriz.” Sayın Kalın, ateşin ortasındaki bu Karzai Havaalanı neden bu kadar önemli? Söyleseniz de biz de bilsek.
Mehmetçiğimizin yurduna dönmesi çok yerinde bir karar. 85 milyonun isteği buydu zaten. “Kalınmalı”, “Tezkere çıkarırız” diyenlerin şimdi nasıl döneceğini inanın çok merak ediyorum.
*
Geçen hafta bana ayrılan yere sığmayan yazım, bu hafta da geçerliliğini koruyor. Buyurun efendim.
TARİH BUNU YAZACAK
Başkan Biden, “Afgan hükümetine ve ordusuna her şeyi verdik. Savaşamadılar. Biz onların yerine savaşacak değildik herhalde” dedi ama halkın ona duyduğu güven yine de yüzde 50’nin altına düştü. Çünkü, Kabil düşerken, ABD de, uluslararası alanda ciddi bir itibar kaybına uğradı. Bana göre, Afganistan’daki yenilgi, Amerika’nın Vietnam’dan sonra yaşadığı en büyük hezimet olarak tarihe geçecek. Amerikan yönetimi sahadaki durumu doğru okuyamayarak CIA ve Pentagon’un istihbarat zafiyetleri ile tarihi bir hataya imza attı. Ve geride sonu belli olmayan bir terör iklimi bıraktı. Böyle biline.