Geçen haftanın olayı bence, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın moderatörlüğünde Gürkan Hacır, Nagehan Alçı ve Bülent Aydemir’in karşısına oturmasıydı. İnce, sorulan her soruya cevap verdi. Yüzünden eksik etmediği gülümsemesini esprileri ile harmanlayarak. Yaklaşık 2 saatlik süre içinde, ben de ekrandaki gazeteciler gibi sosyal medyadan olayı takip ettim. Bir farkla. Onlar telefonu ellerine aldıkları anda kameralar başka bir görüntüye geçti. Benim öyle bir derdim yoktu. Twitter’ı akıttım durdum. O kanala göre ‘Türkiye’nin Nabzı’ neredeyse İnce ile Alçı arasında geçti. Her muhalif hesap sahibi Alçı’ya çullandı. Nedense! Sorularından, yüz ifadelerinden dem vurarak. O da benim okulumdan yani İstanbul Erkek Lisesi’nden olduğu için müsaade edin koruyayım biraz. Ne yapsın kadın? Habertürk’te çalışıyor. Ekmek parası oradan. Ekmeğine hıyanet mi etsin?
İnce’nin ve Didem’in müsaade ettiği kadar sordu. Birkaç sorusuna da cevap alamadı. Çünkü İnce, “Bu soruyu önce Erdoğan’a sor, sonra ben sana cevap veririm” dedi. Ve gece İnce’nin vazgeçemediği selfie pozu ile de bitti. Dedim ya, haftanın olayıydı bu oturum. Reytinglerde birinci oldu, eh, aldığı reklamlarla da Turgay Ciner’e iyi para kazandırdı. Yani ‘İnce Show’ tüm dizileri mahvetti. Seyrederken düşündüm. Bir adayla böyle oluyorsa, İran’da bile olduğu gibi adaylar bir ortak yayında buluşsa, hani deniyor ya ileri medeniyet, demokrasi diye, işte orada neler olur... Benimki de ham hayal, neyse.