Üzeyir abi, yemeğini yedikten sonra mutlaka salondaki tanıdıklarını dolaşır. Hal hatır sorardı. Keyfi yerindeyse, cebinden iki kalem çıkarır, her iki elini de kullanarak kağıda bir portre çizer ve birisine hediye ederdi.
O gece de bizim masaya geldiğinde atik davranıp ben iki kalemi uzattım ona. “Yoo”,dedi “Bu gece portre yok. Pasta tarifi yapacağım.” Mutluluk Pastası’ymış adı. Anlatmaya başladı. İlk önce malzemeleri sıraladı. “4 fincan sevgi, 2 fincan sadakat 1 fincan dostluk, bir fincan saygı 2 kaşık ümit, 2 kaşık şefkat 1 kaşık inanç, 1 fıçı neşe…” Yapılışı ise şöyleymiş: “Sevgi ve sadakatı, inanç ve şefkatle karıştırın.