Türk futbol tarihinde Galatasaray, 11 yabancı futbolcu ile
sahaya çıkarak bir ilki yaşattı insanlara. Çarşı kaırştı. Herkes
ahkam kesmeye başladı. Yıllardır Türk kamuoyunu utanmadan
aldatanlar var. Öyle güzel yerlerden girip, öyle güzel sağdan
soldan çakıyorlar ki sen yumruğun neerden geldiğini anlayamıyorsun.
Başlıyorsun yeni şeyler icat etmeye. Bakınız, Türk futbolunun derdi
yabancı oyuncu değil, altyapı. Altyapı ile yabancı oyuncu sayısının
hiçbir alakası yok. Şimdi çok kısa iki olay anlatacağım…
1962 yılı… Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi. Beyler, hem de bu lise
devlet lisesi. Müdür Zekeriya Ünlü, müdür muavini Recep Hoca. Bu
iki futbol sevdalısı isim, Türkiye'yi tarıyorlar, kabiliyetli
futbolcuları buluyorlar. Ankara'ya getirip liseyi bitirtiyorlar ve
üniversiteye sokuyorlar. Bu takım yıllarca Türkiye'de liselerarası
müsabakalarda şampiyon oluyor ve her sene Genç Milli Takımı'nda
oynayan en az 7-8 futbolcusu var. Bunların çoğu A Milli Takım'da da
oynuyorlar. Fenerbahçeli kaleci Yavuz, Fenerbahçe'den gelen Osman
Arpacıoğlu, Samsun ve Eskişehirsporlu Abidin Akmanol, Fenerbahçeli
Şükrü Biran, PTT'li Zeki, F.Bahçeli Timuçin Çuğ, Galatasaraylı
Tuncay Temeller, PTT'li Feridun Köse gibi size en az 50 isim
sayabilirim. Bunun bir başka olayını Ankara 50. Yıl Lisesi yaptı.
Bir başka olayını Çanakkalespor'da Niyazi Önen yaptı. Oradan da çok
futbolcu A Milli Takım'a gitti. Selçuk İnan da bunların içinden.
Şimdi atomu yeniden parçalamıyoruz. Öyle şeyler anlatıyorlar ki
sanki bu iş çok zormuş gibi. Bakın bu yapılanlar yıllar önce çok
ufak paralarla yapıldı. Şu anda da çok rahat yapılır.
DEFOLU MALI PAHALIYA ALIYORUZ
Son 12 yılda yabancı kuralı 9 defa değişmiş. Demirören döneminde 5
yılda 3 kez değişmiş. Peki FIFA sıralamasında 34'üncüyüz. Şimdi
gelelim sadede… Dünyada en çok para harcayan ülkelerde de 6'ncıyız.
Yani bu şunu gösteriyor, doğru mal alamıyoruz. Defolu malı çok
pahalıya alıyoruz. Yani bizde genelde yöneticilerimiz
futbolculardan bile fazla para kazanıyorlar bu işlerden.
Menajerlerle birlikte tabii. Aynı kaba yapıyorlar!
Tencerenin üstüne bakalım, dibine bakmaya gerek yok. Beşiktaş'ta 30
yaş üstü 12 oyuncu var. Galatasaray'da 8, Fenerbahçe'de 10,
Trabzon'da 10 oyuncu var.
Şimdi arka bahçeye geçelim bakalım. Mustafa Denizli'yi
hatırlarsanız, '7. yabancı dediler' yanlış futbolcu değiştirdiği
için. Yani fazla yabancı oynattığı için. O zaman nasıldı kural,
6+1. Yok efendim! tribünde 2 kişi oturacak, yani neredeyse soyunma
odasında 2 kişi bekleyecek. Neredeyse iki yabancı soyunma odasında
büyük ihtiyacını yapabilecek!
Bakınız, böyle bir rezillik hangi ülkede vardır. Teknik adam
sahadaki yabancıyı mı hesap etsin, yanında oturana mı baksın, yoksa
'ulan şu tribündekini yanıma m ı alsaydım veya büyük abdestini
yapanı mı oynatsaydım' diyecek? Peki bu teknik adam bir de sahaya
bakacak, rakibe göre futbolcu değiştirecek. Hangisini düşünsün?
Ondan sonra da Mustafa Denizli 7. yabancı oldu Türk futbolunda.
Galatasaray geçen hafta oynanan Konyaspor maçına 11 yabancı
ile çıkarak Türk futbol tarihinde bir ilke imza attı.
NEREYE KADAR BÖYLE GİDERİZ?
Gelelim sonuca... Galatasaray geçen hafta 11 yabancı ile çıktı.
Takım listesi elime geldiğinde yedeklere baktım, 10 yedek oyuncu
var. Ama bu yedeklerin bir tanesi yabancı, 9 tanesi yerli. Bu ne
demek, yabancı transferleri doğru yapılmış, hepsi oynuyor.
Geçtiğimiz yıllarda ben takım listelerini elime alıp baktığımda,
ilk 11'de oynayan 8 tane yer li var, kadroda 6 tane de yabancı var.
Ama bunun 5 tanesi yedekte. Peki bu neyi gösteriyordu, bu aldığım
futbolcuların fiyasko olduğunu, şişirme paralarla alındığını. Ben
yabancı oyuncu alıyorsam, benim yerlimden daha iyi olacak ve
oynayacak. Niye alayım o zaman? Bu orta oyunu yıllarca geçti gitti,
hala da oynanıyor. Ama devlet mekanizmasını da yanlış
yönlendirenler var. Bu yanlış bilgilerle yanlış adımlar atılıyor.
Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı takımların kadrolarına
bakın, yaşlarına bakın, bir de Beşiktaş'a bakın. Nereye kadar böyle
gideriz?
Yayıncı kuruluştan gelen paraları, har vurup harman savuran
yöneticiler, bir kanun çıkarabilir misiniz, 'futbol takımlarında
yönetici olanların, yönetici oldukları dönemlerde kulübü soktukları
borcun yüzde 50'sini ceplerinden vermeye mecburdurlar' diye? Ben o
zaman o yöneticileri göreceğim.