Diyeceksiniz ki, tuhaf bir maç. Aslında, futbolda tuhaflık arada
sırada olur. Ne ekersen, onu biçersin. Sarı-lacivertli takımın
maçlarına bakın. İlk başta biraz hevesli ve istekliler; ama maç
devam ettikçe oyundan düşüyorlar, tempoyu yükseltemiyorlar.
Peki, bakın bakalım sezon başından bu yana Fenerbahçe kadrosuna,
kaç futbolcu sakatlanmış ve bu sakatlıklardan dolayı
oynayamıyorlar.
Aykut Kocaman geçen hafta hakemleri hedef gösterdi. Peki hakemleri
hedef gösterince ne oluyor, şu oluyor: "Ben bu işi iyi yapıyorum,
yönetici iyi yapıyor, futbolcular ellerinden geleni yapıyorlar ama
hakemler bizim galip gelmemizi engelliyorlar!. Bize verilenler
verilmeyenler, rakiplere verilenler verilmeyenler.." İyi güzel de
bunları dediğin zaman yönetici ve futbolcu da diyor ki: "Biz
vazifemizi yapıyoruz, vazifelerini yapamayanlar hakemler!
Buyrun dün akşam F.Bahçe'nin yediği gollere bakın. Volkan bir yan
topta dağlara taşlara çıkıyor ve önündeki stopere konuşmuyor.
Stoperi kafayla indiriyor ve gol oluyor. Volkan da stopere fırçayı
basıyor. Yani seyirciye diyor ki, "Kabahat stoperde, bende değil!"
Stoper de diyor ki; "Niye bana konuşmadın" ve kulağını gösteriyor.
Yani F.Bahçe'de herkes birilerini birilerine şikayet ediyor.
Futbolcular birbirlerini, teknik direktör hakemleri ve
yönetimini..
Peki, seyirci kime şikayet etsin bu F.Bahçe'yi? Kombine al, forma
al, seyahate git, maçlara git; sonra sinirden hasta ol,
parlaklarını ye. Neredeyse ayak baş parlaklarını yiyecekler
F.Bahçeli seyirciler..
G.Birliği aman aman futbol mu oynadı, hayır.. Ellerinden geldiği
kadar mücadele ettiler. Mağlup olsalardı kimse onlara bir şey
demeyecekti. Ama 1 puan çıkarttılar.
Şimdi bakalım kabak kimin başına patlayacak, Aykut tarafından. Ama
Aykut'un yedek kulübesindeki yüz ifadesi şunu gösteriyor: "Ben
oyunu kaybettim, okeye dönüyorum!" İDEAL KADRO
YOK
Sarı-lacivertliler, daha hala ideal kadrolarını bulmuş değiller.
Sakın sakatlık bahanesin...