Beşiktaş 100. yılda şampiyon oluyor. Menajer Sinan Engin, teknik
direktör de Mircea Lucescu... Bir yıl sonra bu sefer Beşiktaş, çok
puan farkıyla öndeyken şampiyonluğu kaybediyor. Şu anda Milli Takım
Teknik Direktörü olan Lucescu, o dönemde beyanat veriyor, "Türkiye
Çavuşesku dönemindeki Romanya'ya benziyor" diyor. (Lucescu'nun bunu
dediği tarihte Fanatik Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Necil Ülgen
bir yazı yazıyor. Bu yazı benim kafamda hala soru işaretleriyle
doludur. Bu yazıya o tarihten bu yana kimse çıkıp da bir şey
söylemedi).
Ey Lucescu, eğer Necil Ülgen'in yazdıkları doğruysa sen haklısın.
Eğer doğruysa, bir sene evvel şampiyon olduğunda da sen haksızsın!
Ey Lucescu, ben Çavuşesku dönemindeki Romanya'ya da gittim,
sonrasına da... Zaten Türkiye'yi iyi tanıyorum. Sen bizi bir yerde
aşağılıyorsun ama benim Futbol Federasyonu Başkanım, senin
memleketine, ayağına gidiyor, seni teknik direktör olarak benim
milli takımımın başına geçiriyor. Ey Lucescu şimdi sana soruyorum,
100. yılda şampiyon olurken, Türkiye Çavuşesku döneminin
Romanya'sına benzemiyordu da bir yıl sonra kaybettiğinde mi
Çavuşesku döneminin Romanya'sına benzedi. Bir ülke bir senede bu
kadar çabuk mu değişebiliyor. İşine gelince öyle, işine gelince
böyle konuşuyorsun. Bak Lucescu, eğer Türkiye, sen Beşiktaş'ta
çalışıyorken, Çavuşesku dönemindeki Romanya'ya benziyorsa, bir yıl
evvel şampiyon olduğunda da benziyordu, bir yıl sonra şampiyon
olamadığında da benziyordu. O zaman insanlar sana sormazlar mı,
"Bir sene evvel ne vardı da sen şampiyon oldun. Çavuşesku yok
muydu? Bir sene Çavuşesku geldi de mi seni şampiyon ettiler ey
Lucescu." Sonra da diyorsun ki, "İnsanlar aptalsa fikirlerinden
vazgeçmez." O zaman aynaya bak! Şimdi gelelim sadede... Türk Milli
Takımı'nın başına geliyorsun. Kadro seçiyor ve açıklıyorsun.
Kadroda Oğuzhan yok. Fakat o Oğuzhan, lig maçından sonra bir
açıklama yapıyor, "Biz Lucescu ile konuştuk. Kampta görüşelim dedi"
diyor. Ve sen Oğuzhan'ı açıklanan listede kadroya almıyorsun.
Enteresan yerlere soruyorum, "Herhalde unuttu abi" diyorlar. Sonra
bir anda fikrin değişiyor, Oğuzhan'ı kadroya alıyorsun. Ukrayna
maçında ilk oyuna aldığın oyuncu Oğuzhan... Hani senin iğrenç,
rezalet bir kadro çıkarıp, iğrenç ve rezalet bir futbol oynattığın
maçta. Sonra geliyoruz Hırvatistan maçına... Bu sefer Oğuzhan ilk
11'de ve bu oyuncu, sana maçı kazandırıyor. Bak Lucescu, Milli
Takım Teknik Direktörlük makamına Federasyon Başkanlık makamına
küfür eden bir adamı, hem de ana avrat; ayağına gidiyorsun, milli
takıma çağırıyorsun. Bu oynattığın adam son Hırvatistan
karşılaşmasında da resmen el freni. Oyundan aldıktan sonra Milli
Takım'ın sürati artıyor ve maçı kazanıyorsun.