Beşiktaş, Avrupa kupası maçlarında Türkiye Ligi'ne göre değişik
bir görüntü sergiliyor.
Hakeme itiraz, futbol ukalalığı hiçbirisi Avrupa kupası maçlarında
yok. Yerli maçlarda da bu tam tersi tavan yapıyorlar. Maça iyi
hazırlanmışlar, müsabakaya da iyi başladılar. Neticeyi kolay
aldılar.
Ama ondan sonra maçtan koptular.
Siyah-beyazlıların dün akşam şu özelliği vardı.
2-0'a kadar her şeyi çok iyi yaptılar. Yani iyi oynadıkları
zamanlarda... Ama sonra kötü oynadıkları zamanlarda hiçbir şey
yapmadılar. Şampiyonlar Ligi maçlarında iyi oynarken öne
geçiyorsan, kötüyken vakit geçirmeye bakacaksın. Açık
vermeyeceksin.
Dün akşamın tahlilini iyi yaparsanız ikinci yarı Beşiktaş için hiç
de güzel görüntüler yok. Işıkları sönmesi de siyah-beyazlılara çok
yardım etti. Öyle veya böyle iki maçtan 6 puan çıkarmak büyük
başarı.
Beşiktaş büyük hata yapmazsa bir üst tura geçer.
Ama bu işlerin hiçbir garantisi yok.
Her zaman papaz pilav yemez! Ama şu da bir gerçek Şampiyonlar Ligi
gibi bir turnuvada iki maçtan 6 puan çıkarıyorsan yolu yarılamışsın
demektir. Bundan sonra da eğer bir üst tura çıkamıyorsan Boğaz
Köprüsü'nden aşağı kendini atman lazım.
Bakınız!
'Yerli hakem' diyoruz, 'yabancı hakem' diyoruz.
Diyoruz da diyoruz… Hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum;
Beşiktaş takımı galip, Caner bir taç atışı yapacak.
Elindeki topu rakibin suratına şöyle bir atar gibi yapıp geri
çekti. Yani dalga geçti. 35 metre ilerideki Rus hakem oyunu
durdurdu, geldi Caner'e "Sakın böyle sportmenlik dışı işler yapma.
Yaparsan seni yakarım" dedi. Bu bir derstir, bu bir kıvılcımdır.
Sen buna hakim olursan hakem olursun, olamazsan bir halt olamazsın.
Yoksa Rus hakem ile bizim hakemler arasında fazla bir fark yok. Bu
bir nüanstır.
Sahadaki futbolcular da yedek futbolcular da Rus hakemin
davranışını gördükten sonra zaten kımıldayamaz.
İşte bizim eyyamcı hakemlere bir derstir bu! Dikkatle izleyin ne
demek...