Adama derler ki; kısa kes Aydın havası olsun! Pekala biz de öyle
başlayalım.
Galatasaray rezil bir futbol oynadı. Teknik direktör sefil bir
takım hazırlamış. Çıkardığı takım sefil oğlu sefil.
Dün gece Victor Hugo'nun "Sefiller" adlı romanı geldi
aklıma... Victor Hugo bu maçıseyredebilseydi eğer "Sefiller"in
yanına "Reziller" diye bir kelime daha koyardı...
Sahada mücadele eden her takım yönetimlerinin aynasıdır. Yani
yukarıda söylediğim her kelime aynen yönetim için de
geçerlidir.
Böyle acemi bir yönetim bu Galatasaray'ı felakete sürükler.
Maç kadrosuna baktım.
Podolski ile Sneijder yedekte...
Demek ki sakat değiller. Teknik direktör kapris
yapıyor.
Neyin kaprisi kardeşim? Sen Galatasaray olarak cezan bitmiş,
Avrupa'ya gideceksin. Bunlar da hala senin
futbolcuların. Limonun suyunu son damlasına kadar
sıkacaksın. Ama ayağına kurşun sıkmayacaksın!
Başakşehir belki de bu sezonun en iyi futbolunu oynadı. Ama bu
skoru Başakşehir çok iyi olduğu için mi kazandı, yoksa karşısında
sefilleri ve rezilleri oynayan teknik direktör ve futbolcuları
dahil Galatasaray yüzünden mi kazandı? Biz yine yiğidin
hakkını yiğide verelim.
İlk yarıda bir pozisyon var inanılır gibi değil. Başakşehir
kenardan bir serbest vuruş kazandı. Yalçın ceza alanı içine girdi
kafa vurmaya. Onu marke eden kimdi biliyor musunuz?
Josue... Yalçın, Josue'ye göre 17 cm daha uzun. Bir de
sıçrama olayına bakın Yalçın ile Josue'nin. Yani bir
tam bir komedi filmi izledik dün akşam.
İlk yarı skor 2-0... Bu sahaya çıkan Galatasaray kadrosu ne
mücadele edip top kapabiliyor, ne hücum yapabiliyor. Podolski ile
Sneijder'in 15 dakika ısındırıp maça alması lazım. Ama bu teknik
adam dalga geçiyor.