Galatasaray 1-0 galip… Ani bir atağa çıkıyor sarı-kırmızılılar,
top Sinan'da… Acaba topu nasıl kullanacak, kim gol atacak diye
bakıyorsunuz. Ama Sinan dağlara, taşlara rezalet bir iş
yapıyor.
Şimdi düşünün! O topu kullanamadın, maçı 2-0 yapamadım, top döndü
gol oldu 1-1, bir gol daha oldu 2-1. Şimdi Sinan için yazılacak ve
söylenecekleri bir düşünün!
Amma velakin ikinci yarı başlıyor. Sahneye yine Sinan çıkıyor.
Vuruyor, atıyor, attırıyor.
Her şey toz pembe Sinan açısından. Fatih hoca da onu oyundan alıp
alkışlatıyor.
Yukarıdaki gibi tersi olsaydı acaba Fatih onu oyundan alırken neler
olurdu?
Bunu niye yazıyorum? İşte futbol böyle bir oyun. Harika dediğin
yerde şemsiye ters döner rüzgar yemiş gibi elinden uçar gider.
Geçen yıl lig başladı. Tudor ve G.Saray, fırtına gibi girdi sezona…
7-8 kişiyle hücum, sağdan soldan estarabim, goller atılıyor.
İyi güzel de her dönen top Galatasaray kalesinde pozisyon oluyor.
Yan toplardan goller yeniyor. Yani freni boşalmış yokuş aşağı giden
bir kamyon gibi Galatasaray.
Sonra işler terse dönüyor. Tudor saçma sapan işler yapıyor, 3'lü
defans, bilmem ne derken yollanıyor, Fatih Terim geliyor.
Peki Fatih Terim'in geldiği günden, dün akşamki maça kadar
Galatasaray'ın geçirdiği evrime bir bakın. Açın maçları seyredin.
Nelerin değiştiğini görürsünüz.
"Alanya zayıf takım" falan diyebilirsiniz, tamam ama burada önemli
olan Alanya'nın gücü veya zayıf olması değil. Fatih Terim
Galatasaray'a ne yaptırmak istiyor?
Şunu görüyoruz; Öyle topyekün gitmek yok. Geri dönüşler çok çabuk
olacak. Rakip takım orta sahayı rahat geçemeyecek.
Zaten rakip takım biraz çabuk geldiğinde eğer Galatasaraylı
oyuncular dönemezlerse Fatih Terim kenarda deliriyor.
Peki Galatasaray ideal mi oyun oynuyor?
Değil… Bence hala bir çabuk, süratli, rakibe çalım atabilen bir
santrfora sahip değiller. Siz de diyebilirsiniz ki "Yahu kardeşim,
bunların hepsi olan bir adam Türkiye'ye...