Galatasaray maçı ilk yarıda bitirdi. Sarı-kırmızılılarda yavaş
yavaş 'Nasıl gol yenmez, nasıl defans yapılır' anlayışı oturmaya
başlamış. Sezon başında tek yanlı oynuyorlar, "Gol atalım, geriye
otobüsle veya dolmuşlar dönelim" diyorlardı. Şimdi pozisyon bittiği
an hep beraber ailece geri geliyorlar. Galatasaray'ın en büyük
avantajı bu. İdeal mi? Henüz değil. Zaman zaman 4-5 kişi ile baskı
yapıp rakip oyuna çıkmadan topu kapıp, fazla enerji kaybetmeden
tekrar hücuma dönmek istiyorlar. Yapıyorlar ama o da ideal değil.
Bu işler zaman ister… Ama Fatih Terim birbiriyle uyumlu olan
oyuncuları oynatmaya gayret ediyor. Yaptığı en doğru işlerden biri
bu. Çünkü futbolda duygu denen bir olay vardır. Arkadaşını nereye
gittiğini veya nereye gideceğini hissedersin. O seni bilir, sen de
onu… Ona göre hareket edersin. Bu ikililer her takımda her zaman
yakalanmaz. Tudor yakaladığı bu ikilileri saçma sapan işlerle
bozmuştu. Şimdi Fatih Terim, tekrar yakalamaya çalışıyor. Neden?
Çünkü Tudor, Galatasaray'ın kiralık teknik direktörüydü. Fatih
Terim ise ev sahibi teknik direktör! Aradaki fark bu!
"İlk 45 dakikada Galatasaray'ın kalesinde kim oynuyordu?" desem,
çok zor cevap verirsiniz.
Neden? Çünkü iyi pres yaptılar, rakibin oyun alanlarını iyi
kapattılar. İkinci yarı 3-0'ın rahatlığıyla bu sefer Antalya,
G.Saray'ın kalesine gelmeye başladı.
Şimdi burada bir olay var...
Fatih hoca çok mecbur kalmazsa oyuncu değişikliği için 70'inci
dakikayı bekliyor. Bu bir alışkanlık mı, uğur mu veya başka bir şey
mi, onu bilemem.
Ama dün bu işe takımın temposunu artırmak için 50'nci dakikada
başlayabilirdi. Yapmadı.
Şu da bir gerçek; Antalyaspor eski Antalyaspor değil. Oyuncu
kalitesi iyi değil, direnemiyorlar.
Bir de Galatasaray'ın aldığı Japon oyuncu var.
Nagatomo… Hani bir cümle var ya; Çin işi, Japon işi bunu yapan bir
kişi… Bu da bu Japon'un faydalı olacağını gösteriyor.
Hakem için bir şey söylenebilir;
Galatasaray'ın lehine bir penaltı var gibi. Eğer önüne birisi
geldiyse kendi göremedi. Ama olay yardımcının tam karşısında oldu.
O uyarmalıydı!
BELHANDA ZAYIF!
BELHANDA'NIN uzatmalarda çift sarıdan gördüğü kırmızı kart şunu
gösteriyor; Belhanda fizik olarak hazır değil. Fizik olarak hazır
olmadığınız zaman böyle saçma sapan işlere karışıp oyundan
atılırsın.
Bu kadar basit! Çünkü adalene hükmedemezsin. Halbuki adalen güçlü
olursa, beynin daha farklı çalışır.
Bakınız! Sadece Gomis' izleyin yeter. Fizik olarak daha iyi olan
Gomis, Belhanda'nın ikinci sarı kartı göreceğini hissetti ve
ısrarla onu uzaklaştırmaya çalıştı.
Ama Belhanda hala saçma sapan işler yapmaya devam etti ve kırmızı
kartı gördü. Gomis ile Belhanda arasındaki fizik farkının yorumudur
bu.