İsmi büyük, kalitesi düşük bir maç oynandı dün akşam. Organize
olarak, hazırlanarak, pişirilirek kazanılan gol pozisyonları çok
az. İki takım da rakibin bireysel hataları ya da kendi
oyuncularının bireysel yetenekleriyle pozisyonlara girdi.
Gol olmayınca iki taraf da yalnızca rakibi ve oyunu bozmaya
oynadılar.
Gol olsaydı işin rengi farklı olacaktı. Aslında maçın skoru ile
oynanan futbolun aynıydı;
Sıfıra sıfır, elde var sıfır!
Sarı-lacivertliler kendi sağ taraflarını hücumda fazlaca
kullandılar.
Sol taraftan ise fazla hücuma kalkmadılar.
Ama Galatasaray'a da sağ kanattan hücum şansı vermediler.
Yani birbirlerini kilitlediler.
Bazen öyle oldu ki oyun ortaya yığılıp kaldı. İki taraf da
çizgilere inemedi, oyunu açamadı. Sahanın köşelerinde neredeyse 4'e
4, 5'e 5 minyatür futbol maçı yapacak alanlar ortaya çıktı zaman
zaman.
İki tarafta da "Şu oyuncu iyiydi" diyebileceğim, çok göze batan
oyuncu yok. Peki ters çevirsem soruyu… Çok kötü oyuncu veya
oyuncular var mıydı? O da yoktu.
Özellikle de mücadele etmeyen futbolcu yoktu.
Ama futbol öyle bir oyun, hem mücadele edeceksin hem kaliteni
ortaya koyacaksın. O zaman aradaki fark ortaya çıkıyor işte.
İki tarafın defansına göre ve oyun anlayışlarına göre maçtan evvel
"Bu maç 0-0 bitecek" deselerdi, "Hadi ya ordan "derdim.
Yüzde 10 ihtimal verirdim, golsüz beraberliğe… Dün akşam mükemmel
bir seyirci stadı doldurdu ama diğer statlarda da olduğu gibi bu
sefer Fenerbahçe Stadı'nda merdivenler gözükmüyordu.
Allah muhafaza bir panik olsa, bir kargaşa çıksa kaç kişi ölür, kaç
kişi yaralanır bilinmez.
Türkiye'de bu konu 15-25 bin lira'lık cezalarla geçiştiriliyor.
Arkadaşlar, biz ancak bir facia olduğunda "Ah, vah" diyeceğiz ve o
gün de iş işten geçmiş olacak!
Stada nasıl bu kadar fazla seyirci giriyor?
Bunu anlamak da mümkün değil.
Herhalde bu soruya da yetkililer cevap verirler. Şimdiye kadar
h...