7 Haziran Seçimi'nin hemen ardından “Millet, Ak Parti'yi açık ara birinci parti yapmasına rağmen tek başına iktidara getirmeyerek, 'Durun; yola böyle devam etmeyin. Umutla geleceğe bakmanız güzel ama yolda pürüzler var.' dedi” diye yazmış, “siyasi akıl, bu düğümü çözmek için hangi hamleleri yapar, şu anda bilmiyoruz” diye ilave etmiştik. O zamandan bu zamana koskoca 4 ay geçti, köprülerin altından çok sular aktı. Sonunda başarı sağlanamayan koalisyon görüşmeleri oldu, seçim kararı alındı. 3. dönem kuralına takılanlara yeniden milletvekili adayı olma imkânı doğdu. Ak Parti olağan 5. kongresini yaparak parti yönetiminde büyük değişikliklere gitti. Aday listelerinde önemli ölçüde değişiklikler yapıldı ve nihayet bakış açısı olarak yeni bir seçim beyannamesiyle milletin karşısına çıkıldı. Seçim propaganda malzemelerinde ve Sayın Davutoğlu'nun performansında da olumlu gelişmeler olduğu belirtiliyor. Velhasıl siyasi akıl, beklenilen hamlelerini yaptı. Bu hamleler, Ak Parti'nin 7 Haziran'dan gereken dersleri çıkardığını gösteriyor mu, peki? Benim bu soruya cevap verirken odaklanacağım nokta, seçim beyannamesi. Zira hem seçim beyannamesinin diğer faktörlerden çok daha önemli olduğunu düşünüyorum hem de hamle yapılan diğer faktörleri tartışabilecek kadar haklarında bilgi sahibi değilim.