Erol Göka Yeni Şafak Gazetesi

Bağımlılıkla mücadele gerçek vatanseverliktir

Bağımlılık en nihayetinde bir beyin hastalığı, aynı zamanda ömür boyu devam eden, tekrarlamalarla seyreden, tedavisi zor bir hastalık... Hem genetik yatkınlık söz konusu hem de alınan madde bağımlının...

17 Haziran 2018 | 86 okunma

Bağımlılık en nihayetinde bir beyin hastalığı, aynı zamanda ömür boyu devam eden, tekrarlamalarla seyreden, tedavisi zor bir hastalık... Hem genetik yatkınlık söz konusu hem de alınan madde bağımlının beyni ve kişiliği bozuyor.

Aile, hem maddeye başlamada hem madde bağımlılığının sürmesinde çok önemli… Ailede birinin madde kullanması, sorunların anlatılamadığı, yardım alınamayacak, iletişim sorunlarıyla dolu bir aile ortamı, başlamayı çok kolaylaştırıyor ama tedaviyi sürdürmeyi aynı ölçüde zorlaştırıyor. Ailedeki aşırı serbest ve umursamaz tutumlar da aşırı yargılayıcı ve kısıtlayıcı yaklaşımlar da madde bağımlılığı açısından zararlı. Ailenin hatalı tutumlarını, aile-içi iletişim problemlerini çözmeden uyuşturucu ile mücadelede başarı kazanmak nerdeyse imkânsız.

Arkadaş çevresi, akran baskısı, merak, özenme, maddeye rahat erişim ve ucuz madde elde etme, başlamayı kolaylaştıran sosyal ortam faktörleri. Elbette bu faktörlerin arasında mafiyöz çetelerin çıkarları için yaptıkları vicdansızlıkları unutmamak lazım. Gençlerin, bağımlıların, ailelerin çektiği acılar, ülkemizin sıkıntıları, bu alçakların umurlarında bile olmuyor.

Bağımlı kişiler, genellikle maddeye yaşadıkları ve çözemedikleri bir problemin ardından, kısa süreli rahatlama amacıyla başladıklarını söylüyorlar. Kimse günde iki büyük rakı ya da iki paket sigara içeceğim diye başlamıyor alkole ve maddeye. Yine kimse, maaşımın hepsini bir saatte kaybedeceğim diye kumara oturmuyor. Bünyece yatkın kişiler, uygun insan çevresi ve ortam bulduklarında bir biçimde başlıyor ve bağımlılık halkasına katılıyorlar. Bir süre sonra eski doz yeterli gelmiyor yani tolerans gelişiyor ve beyin bağımlılık esasına göre çalışmaya başladığından, kişiyi maddeyi aramaya yönlendiriyor, bulamazsa yoksunluk belirtileri ortaya çıkıyor. Giderek bağımlılık halini sürdürebilmek, insan ilişkilerinin ve sorumlulukların önüne geçiyor. Bağımlı kişi, işini gücünü yapamaz, sorumluluklarını yerine getiremez hale geliyor.

Tedavide ana amaç, maddenin tamamen bırakılması ve maddesiz yaşama ayak uydurulabilmesi ama bunu başarmak hayli güç. Nedense bağımlılar, hasta olduklarını kabul etmiyor, isteseler istedikleri anda alkolü ya da maddeyi bırakabileceklerini söylüyorlar. Onların bu anlayışları tedaviye başlamayı çok geciktiriyor. Bağımlılığın neme nem bir bela olduğunun farkına bile varmayanlar, bir biçimde tedaviye getirilseler bile çoğu zaman ilk girişim başarılı olmayabiliyor. Zira maalesef bu kardeşlerimiz sorunun önemini bile anlamış olmadıklarından üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getir(e)miyor, tekrar bağımlı maddenin kucağına düşüyorlar. Yani alkole ve maddeye karşı “güçlüyüm, istesem hemen bırakırım” diyenler, “bu hastalık değil asla bırakmam” diyenlerden sadece bir tık ileride ve tedavide başarı ihtimalleri hayli zayıf.

Alkol ve madde bağımlılığı, insanı insan yapan temel nitelikleri akıl ve iradeyi esareti altına alıyor bu doğru ama yine de bağımlı bir kardeşimize, “bırakmak senin elinde, iradeni kullan ve bırak” gibi sözler söylerken dikkatli olmalıyız. Çünkü çoğu zaman bunun için vakit geçmiş oluyor, bu sözlerimiz bir işe yaramadığı gibi tam tersine bağımlının suçluluk duygusunu artırıyor ve onları daha çok maddeye doğru sevk ediyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhametten maraz doğmaz! 12 Eylül 2019 | 231 Okunma “Benden nefret et ama bana acıma!” 08 Eylül 2019 | 196 Okunma Merhamet esastır çünkü... 05 Eylül 2019 | 170 Okunma Merhameti kavramak zordur 01 Eylül 2019 | 148 Okunma Adalet, merhametten koparsa 29 Ağustos 2019 | 148 Okunma