Erol Göka Yeni Şafak Gazetesi

Depresif

Endişe ve umut arasında sürdürüp gidiyoruz hayatımızı. Arzu akışımız, bizi yaşama bağlıyor, bu sayede yaşadıklarımızdan, yediğimiz içtiğimizden zevk alarak, belli bir heves ve azimle...

02 Eylül 2018 | 4.724 okunma

Endişe ve umut arasında sürdürüp gidiyoruz hayatımızı. Arzu akışımız, bizi yaşama bağlıyor, bu sayede yaşadıklarımızdan, yediğimiz içtiğimizden zevk alarak, belli bir heves ve azimle, ilgi alakayla ömrümüzü ifa ediyoruz. Her birimizin kendimize özgü kişilik özelliklerimiz, duygusal tonusumuz ve ritmimiz var. Arzu ve umut arasındaki bağlantı ve denge, çeşitli tıbbi durumlar ve yasam olayları, döngüler, geçiş zamanları vs. gibi nedenlerle bozulabiliyor. Hayat olağan akışını, ritmini yitiriyor; duygu, düşünce ve eylem koordinasyonu kayboluyor. Dünyayla arzumanımız kopuyor, Hevesimiz kaçıyor, keyfimiz kalmıyor, zevkimiz azalıyor, kendiliğinden yapageldiğimiz işleri yapamaz oluyoruz, spontanlığımız kayboluyor. Tıpkı kalpteki ritim bozuklukları gibi hayatın akışında da ritim problemi ortaya çıkıyor. Başlangıçta genellikle reaktif olan hale uygun bünyelerde (kişilik ve beyin yapılarında) endojen unsurlar da katılmaya başlıyor. Arzu akışı yeterince keyif ve umut üretemeyince, endişe ve keder ortalığı kaplıyor. İştahımız gidiyor, uyku bize yabancı, rüyalar kâbus oluyor.

Hayat yine bildiğimiz gibi aslında ama biz bu hale düştüğümüzde yavaşlamış, hatta akışı durmuş gibi hissediyoruz, zaman bir türlü geçmek bilmiyor. Akış durunca giderek kirlenen, bulanık bir suya benziyoruz. Hayatın vaat boyutu kaybolunca bütün anlamlar, duygusal irtibatlar kopuyor. Karanlık çöküyor, dünya zindana, biz yaşayan ölüye dönmeye başlıyoruz. Dünyaya, kendimize, geleceğe ilişkin bakışımız karamsar, olumsuz bir hale dönüşüyor. Şimdi ve gelecek kayboluyor, geçmişe ve hatalara çakılıp kalıyoruz. Kendimizin, bize lütfedilen hayatın hakkını veremediğimizi düşünüp suçlulukla doluyoruz, işlemediğimiz günahların bile suçunu üstlenmeye kalkıyoruz. Yataktan kalkıp güne başlayacak, kendimize bakacak halimiz mecalimiz bile kalmı...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhametten maraz doğmaz! 12 Eylül 2019 | 231 Okunma “Benden nefret et ama bana acıma!” 08 Eylül 2019 | 196 Okunma Merhamet esastır çünkü... 05 Eylül 2019 | 170 Okunma Merhameti kavramak zordur 01 Eylül 2019 | 148 Okunma Adalet, merhametten koparsa 29 Ağustos 2019 | 148 Okunma