Görünen köy kılavuz gerektirmiyor. Belediyeciliğimizde, şehirleşmemizde, şehirliliğimizde büyük dertler var. Gelenek, modernlik, kültür ve medeniyet bağlamlarını bir türlü oturtabilmiş ona uygun bir yol haritası oluşturabilmiş değiliz. Lakin birçok belediyemiz, sadece yaptığı hizmetlerin tanıtımına neler başardıklarına odaklanıp dertleri görmezden geliyor. Sorsanız eleştirilecek hiçbir yanları yok, neye ellerini atmışlarsa fevkalade işler çıkarmışlar. Yapılanları takdir etmek, başarıları göstermeye çalışmak lazım doğru ama aynı ölçüde İstişare ve öz-eleştiri bilinci de gerekli. Yiğidi öldür ama hakkını teslim et. Hiç böyle olmayanlar, neyi nasıl yapmaları gerektiği konusunda herkese kulak verenler, bunun için platformlar oluşturanlar da var. Kayseri Büyükşehir Belediyesi onlardan…
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, varlık, değer, bilgi, zaman, mekân ve siyaset başlıkları altında akademik seminerlerin yapıldığı “Şehir Akademi” adlı bir eğitim ve kültür programının yanısıra, “Şehir Kültür ve Sanat” ve “Düşünen Şehir” adlı, birbirinden nitelikli iki dergi yayınlıyor. Kayseri Belediyesi’nin internet sitesinden nüshalarına ulaşabileceğiniz ve kalitelerini görebileceğiniz bu dergilerin Genel Yayın Yönetmenliği'ni Dursun Çiçek yapıyor. Merhum kardeşimiz Akif Emre’nin de danışman olarak hayli emeği geçmiş.
“Düşünen Şehir” dergisi, ülkemizin çevre, şehir ve tarih alanında en değerli kalemlerine sayfalarını açarak gerçekten de düşündürüyor. Böyle eleştirel bir dergiye ev sahipliği yapma cesareti gösteren Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetlerine eşsiz bir gözetim ve denetim imkânı getiriyor. Konuyla ilgili nerdeyse tüm Kayserili akademisyenleri Yayın Kurulu’na katan dergi, diğer büyük şehir belediyelerine de güzel bir örnek teşkil ediyor, tabi yaptıklarını gözden geçirmenin önemine inanıp bunun için vakit ayırabilirlerse…
Birbirinden değerli birçok yazının yer aldığı “Düşünen Şehir” dergisinin içeriği hakkında bir örnek vermek ve nasıl birisi tarafından yönetildiğini görmek açısından Dursun Çiçek’in ilk sayıdaki “Şehirleşme bağlamında kavramsal bir tartışma” yazısından pasajlar sunmak istiyorum.
“Batı’daki şehir ve şehirleşme; rasyonelleşme, sekülerleşme ve modernleşme süreçlerinin sonucudur. Din ve gelenekten uzaklaşma anlamına gelen rasyonelleşme, dünyevileşmenin en temel göstergesidir… İslam’da ise şehir ve şehirleşme (medine/medenileşme), pagan gelenekten uzaklaşarak Tevhid’e (millet-i İbrahim’e) ve Risalet’e yönelmektir. İnsanın gayesi bağımsız bir birey olmak değil aksine Peygamber'in etrafında cemaatleşmek; tüketmek değil üretmek ve paylaşmaktır…
Batı’da insan, rasyonelleşerek, bireyselleşerek ve sekülerleşerek şehirli ve uygar olurken, İslam’da insan, temeddün ederek, vahyin ışığına, Risalet’in halkasına girerek şehirli ve medeni olur. Batılı anlamda medeniyet dinden soyutlanmak, İslami anlamda ise medeniyet dini sadece insana değil, zamana ve mekâna da giydirmektir… Batılı paradigma çerçevesinde kentlileşme-şehirleşme-uygarlaşma-medenileşme kavramları ile Hz. Peygamberimiz'in Yesrib’i Medine haline dönüştürmesi başka bir deyişle Medine’yi kurması üzerinden din, medeni, temeddün ve medineleşmek kavramlarını tartışmak zorunlu ve gereklidir…