Empati, sağlıklı insan ilişkilerinin mayası, temeli. Onun
sayesinde birbirimizi gerçekten anlayabiliyoruz. Bir ilişkide
karşılıklı empati varsa, iletişimimiz su gibi akıp gidiyor. İki
taraf da anlaşılmanın ve önemsenmenin hiçbir şeye değişilmez tadını
fark ediyor, insan kardeşinin anlayışı sayesinde gerilimden
kurtulabiliyor.
İnsan ilişkilerinde, birbirimizle iletişimimizde böylesine önemli
olan empati yeteneği, maalesef hepimize doğuştan eşit ölçüde
dağıtılmamış. Aramızdan bazılarında bu potansiyel daha yüksek ve
onlar çevrelerinde ilişki ustalıklarıyla hemen öne çıkıyor,
tanınıyorlar. Psikoloji profesyonelleri empati becerilerini
ölçebilmek için epey zamandır uğraşıyorlar, bu amaçla ölçekler
geliştiriyorlar. Bunlardan birisi, ilişkilerimizde gösterdiğimiz
empati düzeyini en kalitesiz tepkiden en kaliteli tepkiye göre
1'den 10'a kadar şöyle sıralıyor.
Karşısındakini anlamaya çalışmaktan vazgeçip birtakım toplum
kurallarından, atasözlerinden örneklerle onu hırpalama yoluna
gitmek. Bu, empatinin en alt düzeyi, daha doğrusu empati
yokluğu.
“Eleştiri” düzeyinde olanlar, karşısındakini anlamak için yine
hiçbir gayret göstermezler, onu kendine ait değer yargılarıyla
yargılamayı tercih ederler.
“Akıl verme” düzeyine gelenler; ilk iki düzeydeki gibi hırpalayıcı
değillerdir ama hâlâ karşısındakini anlamaya teşebbüs etmez, sadece
ne yapması gerektiğini söylemekle yetinirler.