Beşeri bilimler ve psikoloji alanında yapılmış bir çalışma eğer günümüzün, modern zamanların önceki devirlerden farkını dikkate almıyorsa benim için hemen değerini kaybeder. Teknolojiyi dipten temele esaslı bir sorgulamadan geçirmek yerine, “o tarafsızdır, iyiye de kullanılabilir kötüye de hayra da yarayabilir şerre de” diyen bir bakışa sahip bir çalışmayı çok vakit kaybetmeden eler geçerim. Böyle düşünmemde gençlik yıllarımda okuduğum R. Guenon ve S. H. Nasr gibi yazarların büyük payı var. “Modern Dünyanın Bunalımı” ve “İnsan ve Tabiat” kitapları o zamanlar neredeyse ezberimdeydi. Bunların üzerine gelen büyük şairimiz İsmet Özel’in teknik, medeniyet ve yabancılaşma meselelerini ele aldığı “Üç Mesele”si bakışımı iyice pekiştirdi. O zamandan bu yana siyasi bakışım giderek ılımlı bir çizgiye otursa da hayat, modernliğin tüm algı ve zihin sistemimizde çok köklü farklılıklar yaptığı şeklindeki görüşlerimi değiştirmek yerine perçinledi.
Gençliğimde bu konuda en çok tavsiye ettiğim kitaplardan biri de, kıymetli dostum Hakan Arslan’ın 1992’de henüz 26 yaşındayken yazdığı “Zamanın Kültürleri” (Ağaç Yayınları) idi. Şimdilerde bırakın Hakan Arslan gibi kültürlerin zaman algıları üzerine yirmili yaşlarda teorik kitap yazmayı, teorik konulara ilgi duyan insanımız dahi çok azaldı. Ben bugün yine teori konuşmaya cüret edeceğim. Hakan’ın kitabının yeni baskısını meraklı bir yayıncıya bırakayım ama zaman algımızın yaşadığımız kültüre bağlı olduğu tezini işleyen bazı çalışmalar önereceğim.
Bu yıl 10 Eylül’de yitirdiğimiz Fransız ressam, kültür teorisyeni, şehirci ve estetik filozofu Paul Virilio’nun, dilimize M. Cansever tarafından çevrilen ve 1998’de yayınlanan “Hız ve Politika”sı (Metis Yayınları) önerece...