“Facebook ve mesajlaşma aslında daimi bir onaylanma demektir.
Telefonunuzda bir vızıldama duyduğunuz an hemen içinizi, 'birisi
ilgi gösteriyor' duygusu sarıverir. Facebook'ta: 'koyduğum şu aptal
resmi elli kişi beğenmiş, insanlar benimle ne kadar ilgili' diye
düşünürsünüz…” Bu sözler, “App Kuşağı” kitabı yazarlarının
araştırmalarını yaparken görüştükleri bir eğitimciye ait.
Teknomedyatik dünyada gençlerimizin içinde bulundukları hali tasvir
eden buna benzer sözleri akademiklerden, eğitimcilerden, gençlerle
ilgili fikri olduğunu söyleyen yetişkinlerden çok fazla duyuyoruz.
Hiç sorgulamadan dijital teknolojilerin gençlerde narsisizmi teşvik
ettiği yargısına ulaşıyor, gençlerimize haksızlık ediyoruz.
Öncelikle şu belirlemeyi yapalım: Gençler tüm modern zamanlar
boyunca -ki gençlik bir toplumsal kategori olarak tamamen modern
bir olgudur- yetişkinlerden daha kendini beğenmiş bir görünüme
sahiplerdi. Narsistik görünüm, kişiliğini inşa etme, toplumda bir
meslek bir yer edinme mücadelesi sürdüren gencin, zayıf yanlarını
göstermemek için bulduğu bir çareydi. Zaten hormonal faaliyet
nedeniyle, yarın sabah uyandığında nasıl bir değişim geçireceğini
bilmediğinden, tüm dikkati kendinde ve bedeninde, özellikle arkadaş
çevresi tarafından nasıl algılandığındaydı. Bir genç insanı en iyi
tarif eden psikanalitik ifade, “sıkıntılı narsist” idi. Ama gençlik
dönemi tamamlandığında bu görüntünün silinip gideceği konusunda da
tam bir fikir birliği vardı.
Peki, günümüz gençlerinde çok daha farklı bir kendini beğenmişlik
olgusu mu söz konusu? Yepyeni bir durumla karşı karşıyayız da ondan
mı gençlerimize “ben nesli” diyoruz? Daha kestirmeden söyleyelim,
app kuşağı, tüm önceki genç kuşaklardan daha mı bencil, kendini
beğenmiş?... App kuşağının cilalı dış görünüme daha önem verdikleri
konusunda oldukça fazla veriye sahibiz ama aynı şekilde
gençlerimizin asla kendilerinden emin olamadıkları, tam tersine
daha çok güvensizlik yaşadıklarını da araştırmalar gösteriyor. Son
dönemde gençlerde daha fazla görünen alkol tüketimi ve alkollü araç
kullanmanın da bu güvensizlik ve endişe nedeniyle olduğu
düşünülüyor.