Kalb kavramı, tüm bunlar ve tekil-çoğul halleri de göz önünde bulundurulduğunda Kur’an-ı Kerim’de 135 yerde geçiyor. Kökün, Kur’an’da geçen fiil kapsamları geriye dönmek, çevirmek, döndürülmek, çevirmek, döndürmek, değişmek, gezip dolaşmak, gizli iş çevirmek, pişman olmak gibi manalar taşıyor. Kalb ismi ise Kur’an’da imanı elde etme ya da akletme kabiliyeti, ruh, vicdan, duygu, bilinç, karakter anlamlarında kullanılıyor. Kesinlikle üzerinde ittifak ediliyor ki, “kalb”, insanın tüm varoluşunu kuşatıyor ve Kur’an’ın en temel kavramlarından. “Akıl, Aşk ve Ötesi” kitabında kardeşim Ahmet Turgut, kalb’in ilahi tebliğin can evi olduğundan bahisle şöyle diyor: “Kelimelerin kalbine inerek -belki de yükselerek- Kelamullah’ın hikmetine değmek isteyenler, mutlak surette bu kavramın vaazını idrak etmek zorundadır. Nitekim Kur’an, ‘Tabibu’l-Kulub’ (Kalpler tabibi) olan Peygamber Efendimizin (SAV) o seçkin ve mutahhar kalbine nazil olmuş ve hastalıklı kalpleri temizleyip pak hale getirerek, onları -kendilerine ilahi nimetler verilen- Nebilerin, Sıddıkların, Şahitlerin ve Salihlerin dosdoğru yoluna kılavuzlamayı gaye edinmiştir.” Bu nedenle Müslümanlar tarafından kalbin Rabbine yönelmesi ve bunda sebat edebilmesi, hayatın en temel imtihanı olarak görülüyor.