Bu başlığı, “Aşk Her Şeyi Affederse” kitabımdan aldım. Arada bir
mutlaka bu bahsi açmak gerekiyor. Zira yaşadığımız dünyadaki en
mühim vazifelerden birisi, sağlıklı şüphe ile paranoyak hezeyan
arasında ayrım yapabilmek. Nasıl yiğitlik ve cesaret ile
psikopatlık arasında bir ayrım gerekiyorsa, şüphe ve hezeyan ayrımı
da en az onun kadar lüzumlu. Haklı olarak “bu ayrımı biz değil siz
meslek erbabı yapacaksınız” diyeceksiniz ama ben de “durun hemen
görevden firar etmeyin, bu konuda hep birlikte çalışalım” diye
ekleyeceğim. Tamam, bu ayrımı esasen biz yapalım; şuur ve hareket
serbestisini yitirenlerle biz ilgilenelim ama başta medya olmak
üzere, tehlike her yerde. Ortalıkta cirit atan birçok komplo
teorisi var. Kimimiz onlardan bazılarına inanırken kimimiz de
dünyayı anlamak üzere değişik senaryolar üreten insanları paranoyak
olmakla suçluyoruz. Bir orta yol bulmalıyız. Komplo teorisi,
sağlıklı bir şüphenin de, aslı olmayan bir kesin inancın yani
hezeyanın da işareti olabilir.
İşini bilen, usta bir ruhiyatçı için karşısında oturan, muayene
ettiği bir insanın düşünce sistemindeki aksaklıkları görmek zor bir
durum değildir. Ne ki komplo teorilerinin, bunların alıcı ve
taşıyıcılarının psikolojik durumları hakkında ruhiyatçı olarak tam
bir değerlendirme yapmamız, ancak o insan teki muayene için
karşımıza oturduğunda, hekimlik becerimizi sergileme fırsatı
bulduğumuzda mümkün. Ayrıca biz, birçok insanın paylaştığı siyasi
ve toplumsal fikirlerin