16 Nisan Halkoylaması'yla onay verdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sosyopsikolojimize tesir edecek yanları da var. Mesela Cumhurbaşkanımız'ın olağanüstü kongre konuşmasında da vurguladığı gibi, artık her siyasi parti, hedefini toplumun çoğunluğunun oyunu almaya göre ayarlamak dolayısıyla söylemlerine, tavırlarına dikkat etmek zorunda. Sadece kendisine oy veren veya vermeye yakın kesimlerin gönüllerini kazanmaya, var olan destek kitlesini pekiştirmeye dönük bir söylemin ve tavrın bundan böyle başarı şansı yok.
Bu durumu çok müspet değerlendiriyorum. Zira bugüne kadar toplumumuzla ilgili en büyük sorunun “segmentasyon” olduğunu söyleye geldim. Toplumumuz, Batı'daki gibi sınıflardan değil, birbiriyle münasebetleri hayli zayıf segmentlerden oluşuyor ve bu durumun kökenleri çok eskilere dayanıyor. Farklı toplum kesimleri, sadece kendilerine benzeyenlerle bir araya gelmeye ve kendi birliklerinin sembollerini ulvileştirmeye, diğerlerininkileri ise küçük düşürmeye çalışıyorlar. Semboller üzerinden yürüyen gerilimler, duygusal bir zeminde, kimlik ve kişilikler alanında cereyan ettiğinden müzakere ve mutabakatla neticelenme şansı çok az oluyor. Birbirimizle sürtüşme ve çekişmeye harcayarak yok yere heder ettiğimiz enerjimiz, yeni sistemde bize kalabilir ve daha hayırlı işlerde kullanılabilir. Segmenter yapımızdan kaynaklanan dertlerimizi, sürekli büyüten parlamenter sistemin değişimi, çözümü için imkânlar sunabilir. Lakin bu konuda hepimize görevler düşüyor.