Mevcut psikiyatri, psikolojik ve sosyal bilimler literatüründe
“fanatizm”, “fundamentalizm”, “mesiyanik seçilmişlik hissiyatı” ve
bu çerçevede ortaya çıkan gruplara, topluluklara ilişkin az da olsa
bir bilgi dağarcığı var. Bir insan ve/veya çevresi durup dururken
niye kendisini seçilmiş birisi olarak hisseder, niye bazıları ona
tutkal gibi yapışır ve bu tür yapılar nasıl işlerler sorularına
cevaplar verebiliyoruz. Biz de her fırsatta bu konuları ele almaya
çalışıyoruz. Toplulukların psikolojisi ve hususiyetle Türklerin
psikolojisi ve fanatizm üzerine kitaplar yayınlamanın yanı sıra
Mehdilik iddiası ve manevi toplulukların psikolojik sağlığımızla
ilişkisi üzerine epey düşünüp yazdık, konuştuk. Ama itiraf
etmeliyiz ki iktidarı hedefleyen ve bu amaçla devlette ve toplumda
paralel biçimde örgütlenen spritüel cinnet yapılarıyla ilgili hemen
hiçbir şey bilmiyoruz. İktidar için ahdetmiş, spritüel cinnet
yapılarıyla ilgili bilgi kaynağımız, daha ziyade Pisagorculuk ve
Hasan Sabbah Haşhaşiliği vakaları.
Maneviyata bakışı ve duruşu nasıl olursa olsun, her vatandaşın
savunduğu fikirleri iktidar yapma arzusu vardır. Bu da onun
hakkıdır, kimseye siyaset yasağı koyamazsınız. Lakin bunun yolu,
hile ve entrikalarla devleti ele geçirmek değil bizatihi siyaset
ise meşru olur. Manevi görünümlü, spritüel uğraşlarla
ilgileniyormuş gibi duran ama aslında ne pahasına olursa olsun
iktidarı ele geçirmek isteyen yapılar, bunlardan değil…
Ve ne yazık ki, dünyanın en büyük etnik terör örgütünden sonra
dünyanın en büyük spritüel cinnet yapısı da bizde… Niye bir kimse,
kendisine kâinatı kapsayan güçler atfederek iktidara heves eder?
Niye bazıları buna inanır, bu doğrultuda her türlü adaletsizliği,
ahlaksızlığı yapar ve sonunda kendi halkına karşı ihaneti ve
katliamı göze alacak kadar ileri gider? İlgili literatür, bu
konularda çaresiz; cevaplarımızı kendimiz bulmak ve dünyaya
anlatmak zorundayız. Konu, teolojinin içinde; ilahiyatçıları ve
Diyanet teşkilatını doğrudan doğruya ilgilendiriyor ve esasen
onların aydınlatıcı çabasına ihtiyaç var. Ama tüm aydınlara,
akademiye de belli oranlarda görevler düşüyor.