Erol Göka Yeni Şafak Gazetesi

Militan ezoterizm veya spiritüel cinnet

Mevcut psikiyatri, psikolojik ve sosyal bilimler literatüründe “fanatizm”, “fundamentalizm”, “mesiyanik seçilmişlik hissiyatı” ve bu çerçevede ortaya çıkan gruplara, topluluklara ilişkin az da olsa bir...

07 Ağustos 2016 | 295 okunma

Mevcut psikiyatri, psikolojik ve sosyal bilimler literatüründe “fanatizm”, “fundamentalizm”, “mesiyanik seçilmişlik hissiyatı” ve bu çerçevede ortaya çıkan gruplara, topluluklara ilişkin az da olsa bir bilgi dağarcığı var. Bir insan ve/veya çevresi durup dururken niye kendisini seçilmiş birisi olarak hisseder, niye bazıları ona tutkal gibi yapışır ve bu tür yapılar nasıl işlerler sorularına cevaplar verebiliyoruz. Biz de her fırsatta bu konuları ele almaya çalışıyoruz. Toplulukların psikolojisi ve hususiyetle Türklerin psikolojisi ve fanatizm üzerine kitaplar yayınlamanın yanı sıra Mehdilik iddiası ve manevi toplulukların psikolojik sağlığımızla ilişkisi üzerine epey düşünüp yazdık, konuştuk. Ama itiraf etmeliyiz ki iktidarı hedefleyen ve bu amaçla devlette ve toplumda paralel biçimde örgütlenen spritüel cinnet yapılarıyla ilgili hemen hiçbir şey bilmiyoruz. İktidar için ahdetmiş, spritüel cinnet yapılarıyla ilgili bilgi kaynağımız, daha ziyade Pisagorculuk ve Hasan Sabbah Haşhaşiliği vakaları.
Maneviyata bakışı ve duruşu nasıl olursa olsun, her vatandaşın savunduğu fikirleri iktidar yapma arzusu vardır. Bu da onun hakkıdır, kimseye siyaset yasağı koyamazsınız. Lakin bunun yolu, hile ve entrikalarla devleti ele geçirmek değil bizatihi siyaset ise meşru olur. Manevi görünümlü, spritüel uğraşlarla ilgileniyormuş gibi duran ama aslında ne pahasına olursa olsun iktidarı ele geçirmek isteyen yapılar, bunlardan değil…
Ve ne yazık ki, dünyanın en büyük etnik terör örgütünden sonra dünyanın en büyük spritüel cinnet yapısı da bizde… Niye bir kimse, kendisine kâinatı kapsayan güçler atfederek iktidara heves eder? Niye bazıları buna inanır, bu doğrultuda her türlü adaletsizliği, ahlaksızlığı yapar ve sonunda kendi halkına karşı ihaneti ve katliamı göze alacak kadar ileri gider? İlgili literatür, bu konularda çaresiz; cevaplarımızı kendimiz bulmak ve dünyaya anlatmak zorundayız. Konu, teolojinin içinde; ilahiyatçıları ve Diyanet teşkilatını doğrudan doğruya ilgilendiriyor ve esasen onların aydınlatıcı çabasına ihtiyaç var. Ama tüm aydınlara, akademiye de belli oranlarda görevler düşüyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhametten maraz doğmaz! 12 Eylül 2019 | 231 Okunma “Benden nefret et ama bana acıma!” 08 Eylül 2019 | 196 Okunma Merhamet esastır çünkü... 05 Eylül 2019 | 170 Okunma Merhameti kavramak zordur 01 Eylül 2019 | 148 Okunma Adalet, merhametten koparsa 29 Ağustos 2019 | 148 Okunma