Nasıl cimrilik ve para hırsı, modern para ekonomisinde hem
bambaşka bir hal almış hem de palazlanmışsa, aynı sonuç cimriliğin
tam karşı kutbundaymış gibi görünen, insanın bir başka tavrı ve
kişilik özelliği olan müsriflik için de geçerli. Hesapsızca
tüketme, har vurup harman savurma, israf etme, modern para
ekonomisinde yepyeni bir anlam ve aura kazanıyor, palazlanıyor.
Tıpkı cimrilik ve infak etmeden istiflemecilik gibi müsriflik de
dinde çok açık biçimde kınanan, istenmeyen hallerden. “İsraf ederek
saçıp savurmak”, Kur'an-ı Kerim'de birçok ayette kınanıyor
(En'am/141, Araf/31, İsra/26) akrabayı, yoksulu ve yolda kalmışı
gözetmeksizin “saçıp savuranlar, şeytana kardeş olmuşlardır”
(İsra/27) diye niteleniyor.
Olağan şartlarda yaşayıp giderken, hayatın mutat iştigali sırasında
hiç de öyle olmadığı halde, birden bire savurganlaşmaya başlamak,
pek akıllı insan işi değil. Böyle bir davranış görüldüğünde mutlaka
psikolojik rahatsızlıklardan anlayan bir uzmanın rehberliğine
başvurmakta fayda var. Ama zaten müsriflik dediğimiz davranış da
kendisini, bazı psikolojik rahatsızlıklarda ortaya çıktığı gibi,
devrevi bir belirti olarak göstermiyor. Müsrif insanın
savurganlığı, öyle arada bir gelmiyor; hayatın her anında, hemen
her nesneye karşı olan, yaygın ve kapsayıcılıkla karakterize bir
tutum. Müsrif kimse, bizzat israf etmenin kendisinden zevk alıyor,
hoşlandığı her ne olursa olsun, işine ne kadar yarayacağına
bakmaksızın paraya kıyıp onu satın almak istiyor. Peki, ama insan
ne muratla israf etmeye yeltenir, niye yapar bu davranışı?
Öncelikle belirtelim, müsrifin müsriflik yapabilmesi için parası
olması şart. Parası var ki, hoşlandığı nesneye sahip olmak istiyor,
sahip olmaktan haz alıyor. Pinti kişinin haz akışı, sadece parası
olması aşamasına saplanıp kalmışken yani pinti parasını
seyretmekten en çok hoşlanırken müsrifi mutlu eden, daha ziyade
ikinci aşama yani harcama. Pintilik