Başarısızlık ve travmalar karşılaşıldığında ne yaptıkları narsist ile özgüvenli insanı ayırt etmede çok önemli bir ölçüt. Narsistik kişinin, adeta bedeninde cildi yoktur. Bünyesi yaralanmalara, zedelenmelere, enfeksiyonlara karşı savunmasızdır. Çok kolay incinir, alabildiğine kırılgandır ama onu kıran şeyler daha ziyade beğenilmemek, dikkate alınmamakla ilgilidir. Oysa özgüvenli kişi, hayat olayları karşısında psikolojik olarak sağlam, dayanıklı ve azimli kalmayı başarabilir.
Doğrudur, özgüvenli insanlar, benliklerini, toplumdaki saygınlıklarını güçlendirmek, başkalarının kendileri hakkında olumlu düşünmelerini ister ve buna göre davranırlar. Ancak onların bu tavırları başkalarının beğenisini her işin başı haline getirdikleri anlamı taşımaz. Gerektiğinde yalnız yürümeye de hazır oldukları gibi başka insanların başarıları karşısında da onları övmeyi, alkışlamayı elden bırakmaz. Kimseyi aşağılamaz. İnsanlardan gelen olumlu eleştirileri can kulağıyla dinler, onları ciddiye aldığını gösterir. Narsistlerin ise gerçek bir rekabetten, yarışmadan, sınavlardan ödleri patlar. Bunlar gereksizdir, zira tüm yarışmaların birincisi zaten kendisidir, insanlar bunu göremiyorsa hata onlardadır. Daha en başından tüm kurguyu kaybetme ihtimaline göre yaparlar; kaybetmelerini meşru gösterecek gerekçeleri en baştan hazırlarlar, örneğin sınavlara çalışmadan girerler ki yarın başarısız olduklarında “Zaten hiç çalışmamıştım” diyebilsinler.
Aslında önemli olan özgüven değil, özgüvenin ve benlik saygısının sebat etmesi, kararlılık göstermesidir. Narsistler için işler yolunda gittiğinde, başarılı olduklarında bir sorun yoktur, problem başarısızlıkla birlikte başlar. Bu farklılığın nedeni, narsistlerin değerlendirmele...