Psikolojik bakımdan sağlam insanların önde gelen bir özelliği de yaşanan olayları değerlendirirken tek bir yoruma saplanıp kalmamaları, başka bakış açılarının mümkün olduğunu kavramaları. İnsanın başına birçok menfi hadise gelebilir, kimi zaman felaket felaketi çağırabilir ama her zaman “şerrin içinde hayır”, “kötünün içinde iyi”, karanlığın içinde bir umut ışığı bulunabilir. Psikolojileri sağlam olanlar en zor zamanlarda bile bu umut ışığını görmekte, geleceğe dair yorumlarını buradan kalkarak yapmakta, krizin çözümünde umudu kullanmakta mahirler.
Onların mahir oldukları asıl husus ise, zaman zaman sarsıntılar yaşasalar da yaşamaya azimle devam edebilmek için her zaman hayatlarına bir anlam verebilmeleri. “Hayatın anlamı” mevzuu çok mühim… O yüzden bu köşede her fırsatta bahsedip durmaktan ayrı olarak sadece bu konuya hasredilmiş “Hayatın Anlamı Var mı?” adında bir kitap bile yazdık. Değişik zamanlarda olaylara, hayata verdiğimiz anlamların değişebileceğini ama anlama arayışımızın, hayat mücadelesinin hiç bitmeyeceğini vurguladık.
“Biz de hayat da değişip duruyoruz, anlam dünyamıza sahip çıkmak, çobanın sürüsüne sahip çıkmasından çok ama çok daha zor. Uğruna dünyaları vereceğimiz çocuğumuz, birden büyüyüveriyor, bizi dinlememeye başlıyor. Ölümün hangi saniye, hangi evden kimi alacağı belli değil. Hastalıklar, kazalar… Bugün aynı yola baş koyduğumuz yoldaşımız yarın bambaşka şeyler söylüyor, bizden uzaklaşıyor. Düne kadar hiç sevmediğimiz amirimiz öyle insani bir tavır alıyor ki, hayatımıza sızıveriyor. Sevdiğimiz bir insanın kendi yolundan gitmesini ihanet olarak kodluyor, günümüzün büyük bölümünü ondan intikam almaya ayırabiliyoruz vs. vs. Bu hengâmede her yeni durumda anlam ağımızı yeniden gözden geçirmek durumundayız, asıl mücadele bu…”
“Mücadele”, hayatın sadece bir veçhesi… “Hayat yalnızca mücadeleden ibaret olsaydı, katlansak bile bir gün hepimiz parmağımızı kıpırdatamayacak ölçüde yorgun düşerdik. Hayat, birçok zaman da karşımıza çıkardıklarıyla, bize sunduğu ve bizim yüklediğimiz anlamla bizi bizden alıyor. Şükürle, minnetle doluyoruz, iyi ki insan olarak dünyaya gelmiş ve bu ana tanık olmuşuz, iyi ki bu milletin, bu ailenin evladı olarak yaratılmışım dediğimiz zamanlar hiç de az değil… Annelik, babalık, ebeveynlik, evlat olmak, yurttaşlık, hemşerilik, yoldaşlık, dostluk, aşk gibi bağlar, bizim ve sevdiklerimizin başarıları öyle güzel duygularla dolduruyor ki içimizi… Bu yüzden mücadeleyle minnet ve şükran iç içe hayatta hep.” Ayrıca “mücadeleye evet ama bu çabanın başımıza gelenlerde bir hikmet arama ve teslimiyet bilinciyle bir arada sürdürülmesi gerekiyor… Dindar olalım olmayalım, hayattaki bu manevi boyutun, tıpkı güzel bir ormanın tertemiz havasını teneffüs etmek gibi herkesin hissiyatına açık olduğunu arı-duru hissediyoruz. İyilik için çabalamalı ve gerisini takdire bırakıp sabırla beklemeliyiz.” Böyle dedik, bunları söyledik. Pozitif Psikoloji’nin psikolojik bakımdan sağlam insan anlayışını, bir adım daha ileri götürerek “hasbilik” (sahicilik, otantik olmak) zaviyesinden tanımlamaya çalıştık.
“Yeryüzünde kendisinden başka bir tane daha olmadığını, bu biricik oluşun ona kendisi olma sorumluluğu yüklediğini bilmektir hasbi, sahici olmak, halis bir hayat sürmek… Hasbi insan odur ki, ‘hal’inin sorgulayıcı iç-sesine hep kulak verir. Biricikliğini, var olmanın ona yüklediği tüm çelişki ve çatışmaları kabul eder. Kaderine rıza göstererek, olayların beraberlerinde getirdiği endişeye katlanır. Kimseyi taklit etmeden, kimseye yaranmadan, cesaret, azim ve kararlılıkla yaşamayı göze alabilir.
Ne zaman geleceği meçhul ama kaçınılmaz olan ölümü aklında tutar, ona hazırlanır. Fanilik bilinci sayesinde, önemsiz meşguliyetlerden uzak durmayı başarabilir. Yapılması gerekenleri uygun zamanda yapar. Görev ve sorumluluklarını, ideallerini kendisi belirler, onlar için çabalar. Potansiyellerini gerçekleştirdikçe hayatına derinlik ve lezzet katar.