İyilik ve gördüğümüz iyiliğe verdiğimiz cevap olan minnet hakkında konuşmaya başlamıştık. Gönülden minnet duygusu, şükran hissi yaşayabilmenin ve onu dile getirebilmenin, yani teşekkür edebilmenin psikolojik sağlığımızla ilgili sağlam bir gösterge olduğu üzerinde durmuştuk. Minnet duygusunun neden bu kadar önemli olduğuna geçmeden önce, şu meşhur “psikolojik sağlıklılık” mevzuunda biraz konaklayalım. “Meşhur” demem sözün gelişi, psikoloji ve psikiyatrinin üzerinde en az konuşulan konusu, psikolojik sağlıklılık… Biz modern profesyoneller, sağlıklılıktan ziyade hastalık haline odaklanmaya, onları araştırıp dile getirmeye teşneyiz. Yoksa, yüz yıl önce psikolojik sağlığın ölçütü olarak Freud'un “sevmek ve çalışmak” demesinden beri bir arpa boyu yol alabilmiş değiliz. Böyle konularla daha ziyade kendilerine “varoluşçu” denilen meslektaşlarımız ilgileniyorlar.
Varoluşçu psikoloji ve psikiyatri uzmanları, asıl vurguyu insanın hür iradesine yapıyorlar. İnsan, kararlarını almada hürdür lakin kararının neticesi ortaya çıkan yaşantıyı anlamlandırabilmeli, sonuçlara katlanabilmeli, davranışlarının sorumluluğunu üstlenebilmelidir diyorlar. Mesela Rollo May, asla özgürlüğü tek başına bir unsur olarak ele almıyor, onun hep bir kaderle çerçevelendiğini belirtiyor. Hangi aileye, hangi topluma, hangi özelliklerle doğacağımız asla elimizde olmadığı gibi, kültürel ve toplumsal kurallar, neredeyse genetik kadar bizi baştanbaşa kuşatır. Psikolojik bakımdan sağlıklı insan, özgürlük ve kaderinin, önündeki imkânların ve kısıtlılıkların neler olduğunu araştırmayı, hayatı kendisi için anlamlı bir hale koymak için mücadele azmini elden bırakmayan kimsedir May'e göre...