“Bu ülkede edebiyat daha çok mizah ve şiir demektir... Varsa
yoksa mizah ve şiir! Genellikle kitleler halindeyken sağlanan
beğeni; kısa ve ani kahkaha ve ışıltılar. Cümbüş. Karnaval. Ağdalı
söz. Retorik. Hayranlık ve alkış. Sükut, sabır, ince ve derin
düşünce, yoğun akıl; aman onlar uğramasın semtimize! Kabileler
halinde, birbirimize verdiğimiz destekle yaşarız. Uzayan kol bizden
olsun deriz, kendi adamımızı yüceltir, öteki kabileden olanların
yerin dibine batması için elimizden geleni yaparız. Kabilevi
davranma yeteneğimiz sınır tanımaz; parlak bir adamın arkasında
kümeleniveririz; yeni kabileler oluştururuz hemence. Yücelttiğimiz
adamımız da bize uygun davranır, o da sahip çıkar kabilesine;
gönlümüzü hoş tutacak sözler eder; öteki kabile reislerini söz
düellosunda yenebilmek için keskinleştirir dilini ve zekâsını. Biz
onu alkışlarız, o bizi hayran bırakır; böylece yaşar gideriz.
Düşünce ve edebiyat hayatımız da bu arada bozkırlaşmışsa ne gam!
Mutluyuz biz kabilemizde, kabilemizle.