Erol Göka Yeni Şafak Gazetesi

Türkiye vardır!

Ak Parti hükümetleri süresince toplumumuz, her alanda büyük bir değişim yaşadı, yaşıyor. Bu değişimin ana yönünün ve genel hatlarının olumlu olduğunu düşünenlerdenim. Ama elbette herkes...

21 Şubat 2016 | 171 okunma

Ak Parti hükümetleri süresince toplumumuz, her alanda büyük bir değişim yaşadı, yaşıyor. Bu değişimin ana yönünün ve genel hatlarının olumlu olduğunu düşünenlerdenim. Ama elbette herkes benim gibi düşünmüyor, düşünmek zorunda da değil. Çoğunlukta olmasalar da süreçte yaşananları onaylamayanlar da hayli yekûn teşkil ediyor.
Bürokratik oligarşinin etkisi kırılıyor. Karar verme mekanizmalarında, seçilmişler lehine büyük bir ağırlık oluşuyor. Yönetim hiyerarşisi, demokrasilerde olması gerektiği şekilde yeniden şekilleniyor. Resmi ideoloji, geriliyor ama boşalttığı alanda dev bir vakum oluşuyor. Demokratik bir anlayış ve tavır, henüz yerleşmedi. Bu vakum, toplumumuzda çok ciddi sarsıntılara yol açıyor. Zira örgütlü her sosyoloji, biraz da hoyratça, bu boşluğu doldurmaya yelteniyor. Hayatları boyunca resmi ideolojinin tesir alanında kalmış, onun vazettiklerini hiç düşünmeden doğru sanmış olanlarımız, “Eskiden ne iyiydi, alın görün yeni Türkiye'nizi!” diye düşünüyor, üzgün ve öfkeliler. Otomobillerinin arka camlarına tıpkı eski zamanlardaki “Huzur İslam'da” yazıları gibi, Cumhuriyetimizin kurucusunun imzasını yazdırıyorlar.
Ekonomideki değişimler, sadece Ak Parti'yi iktidara taşıyan icraatlar ile sınırlı değil. Hem en zenginler arasına az da olsa yenileri katılıyor, hem orta sınıflara katılan kesimin artışı toplumsal alana yansıyor. Yeni zengin mahalleleri, müdavimlerinin çoğunun Ak Partili olduğu yeni gözde mekânlar kuruluyor. Trafikte lüks otomobillerin içinde, önceleri pek de görmeye alışık olmadığımız sakallı, başörtülü insanlar arzı endam ediyorlar. Ak Parti hükümetleriyle birlikte, kurumların yönetimlerinde görülen değişikliklerden sonra, doğrudan doğruya ekonomik güçteki değişime gönderme yapan bu tür manzaralar da, değişimi anlayamayan, hele hele bu süreçten fayda yerine zarar görenleri iyice çileden çıkarıyor. Pek haksız sayılmazlar. Dün hiç beğenmedikleri, toplumun büyük alt-tabakasına ait diye etiketleri insanların şimdi mevki, makam ve güç sahibi olduklarını görmeye katlanmak o kadar da kolay olmasa gerek…
Kültürel alanda, medyada henüz öyle devasa denilebilecek değişim yok. Entelektüel iktidar hala eski zamanlardaki gibi. En iyi görüntüyü, en iyi sözü hala onlar üretiyorlar. Ama sarsılmaz görülen bu iktidar alanında da eski zamanların acınası (!) zayıf sınıflarından, geçmiş hallerine bakmadan, kendini bir şey sananların (!) zuhur etmesi, eski alışkanlıklarından kolay vazgeçemeyenler için tahammülfersa bir durum…
Süreci olumlu görmeyenlerde ıstırap meydana getiren başka değişim alanlarını anlatarak devam edebiliriz. Yeni anayasa ile taçlanmayan sürecin henüz tamamlanmayışının, mevcut yönetimdeki çift-başlılığın ortaya çıkardığı sorunlardan, örgütlü sosyolojilerle birlikte yol almanın en büyük komplikasyonu paralel yapının verdiği zararlardan, Alevi açılımının bir türlü hayata geçirilemeyişinden ve birçok başka şeyden söz edebiliriz. Sonuç olarak da “ülkemizde yaşanan büyük değişimi, onaylayanlar ve onaylamayanlar arasında ciddi gerilimler oluyor. Ama yeter ki birbirimize zarar vermeyelim ve siyasetin demokratik çözüm yolları ve kapıları açık kalsın. Tüm dertlerimiz hallolur, su akar yolunu bulur” deriz. Kendi adıma böyle diyorum ve özellikle 1 Kasım Seçimi sonrası yeni bir döneme girildiğini, toplumumuzun kendisini değişime hazırlamaya, yeni bir toplumsal merkez ve muhafazakârlık anlayışı oluşmaya başladığını gözlemliyorum. Bu gözlem ve analizlerimi de dilim döndükçe yazmaya gayret ediyorum.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Merhametten maraz doğmaz! 12 Eylül 2019 | 231 Okunma “Benden nefret et ama bana acıma!” 08 Eylül 2019 | 196 Okunma Merhamet esastır çünkü... 05 Eylül 2019 | 170 Okunma Merhameti kavramak zordur 01 Eylül 2019 | 148 Okunma Adalet, merhametten koparsa 29 Ağustos 2019 | 148 Okunma