ABD ve AB’nin “neler yapıp yapmayacağını” anlamak için biraz geriden başlamak gerekiyor:
7 Mart 2002, İstanbul’da Harp Akademileri’nde Türk ve dünya kamuoyuna açık bir konferans. Ben, Türkiye, AB ve Batı ilişkilerini inceleyen bir akademisyen olarak “Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkilerindeki tek yanlı bağların getirmekte olduğu olumsuzlukları” anlatıyorum. Konuşmam bitince sorular bölümünde MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç bana desteğini belirttikten sonra şöyle diyor: “Türkiye ABD ve Batı’yı da ihmal etmeden, İran ve Rusya ile de ilişkilerini geliştirmelidir.” TSK’den ilk defa, hem de en üst düzeyde “yeni bir duruş”: Benim ve Kılınç’ın ifadelerimizle ilgili Economist’ten Nemsweek’e, Die Welt’ten Deutsch Welle ve BBC’ye, her alanda olağanüstü yorumlar gırla gidiyor.
Ergenekon ve Balyoz için ilk düğmeye basılıyor (*). Ulusal çıkarları savunan akademisyenler, düşünürler ve askerler Silivri’ye gönderilmeye başlanıyoruz.