Çocukluk yıllarımda radyodan, ünlü sunucu Eşref Şefik’in ağzından, çok güçlü milli güreş takımımızın İsveç’le, Rusya’yla, Fransa’yla karşılaşmalarını dinledim: şampiyonlarımız Ali Yücel’in, Hamit Kaplan’ın, Celal Atik’in zaferlerinden, şampiyonluklarından gurur duyardım, sevinirdim.
1952 Helsinki Olimpiyatları öncesinde 52 kilo dünya şampiyonumuz Ali Yücel’in, adının hoş olmayan bir hırsızlık olayına karışması ve boykot alması rüyalarıma girmişti. Çocukluk yaşlarımdaki kahramanlarımdan biriydi, kahrolmuştum, 1952 Helsinki Olimpiyatları’na katılamamıştı. Herkes üzülmüştü: CHP’lisi, Demokrat Partilisi, Taksim Meydanı’ndaki simitçisi, Sahaflar Çarşısı’ndaki kitapçısı, herkes… Mütevazı saf bir Anadolu çocuğunun bir anlık şeytana uymasının yarattığı şoktu belki bu.
Ve bugün, şampiyon olurken gurur duyduğumuz Hamza Yerlikaya’nın Vakıflar Bankası’ndan siyasete kadar uzanan, “kanıtlanmış” olaylar dizisine gelmişiz. Saf, temiz Anadolu çocuğu Ali Yücel’den en üst siyasi ve iktisadi katmanlara kadar uzanan inanılmaz Yerlikaya olaylar dizisine…