- Ülkenin aydınlığa, çağdaşlığa, demokrasiye doğru ilerlemesine
karşı çıkanlar Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten
nefret ederler.
- Dinin kutsal kimliğini kötüye kullanarak siyasetin ve güç elde
etmenin bir maşası olarak kullanırlar, Ata’yı ve Cumhuriyet’i
yıpratmak için ellerinden geleni yaparlar.
- İnsanlar arası ilişkileri “aslanın karacayı yemesi gibi”
düşünenler, “din adına” deyip öldürmeyi ve öldürtmeyi reva görürler
de Ata’yı sevmezler.
- Kadın-erkek eşitliğine ve insanımızın vatandaşlık kimliği ile
eşitlenmesine tahammül edemeyen dinci odaklar, Ata’ya da
Cumhuriyet’e de ihanet ederler.
- Hukukun üstünlüğü ve çağdaş uygar yaşam tarzının özgürlüklerini
“kendi dinci otoritelerine aykırı görenler de” böyledir.
- Türkiye ve bölge üzerinde hesaplar yapan emperyalist güçler
Atatürk ve Cumhuriyet’i düşman gibi görürler. İçimizdeki dincileri
ve Batıcıları kullanarak amaçlarına ulaşmak isterler. Uygar sivil
toplumsal örgütlenmeler yerine, tarikatları, cemaatleri ve “Batıcı”
diğer odakları kullanırlar. Şeyhler, şıhlar, emirler, krallar,
padişahlar ve askeri diktatörler onların maşalarıdır. Bugün fiilen
Ortadoğu ve Afrika’da yaşandığı gibi. Kutuplaşan
Türkiye’nin iki yüzü
Birkaç gün önce Haldun Taner müzesinin açılışında ülkenin iyi
insanları ile beraberdim. Bilimden edebiyatçısına, sanatçısından
köşe yazarına ülkenin aydınlık yüzünü gördüm. Bir yanda
Türkan Saylan, Fazıl Say, Genco Erkal,
Yaşar Nuri Öztürk, Mehmet Haberal, Aziz Sancar,
Haldun Taner gibi insanlar
yetiştiriyoruz, öte yanda Atatürk devrimlerini, Cumhuriyet’i
yıpratmaya, yıkmaya çalışan odaklar. Aynen FETÖ’nün ve
emperyalizmin yapmaya çalıştığı gibi.
Cumhuriyet’in 100 yıllık çağdaş ve...