Trump’ın 2015 anlaşmasından çekilerek İran’ı İsrail ile birlikte hedefe oturtması, Kudüs kararı ile çıtayı bölgede daha da yükseltmesi bizi de etkileyecek. İran’ın Irak, Suriye, Ürdün ve Yemen’de güçlenmesi: Moskova ve Ankara ile üçlü bir fiili ittifak oluşturması ABD ve İsrail’i rahatsız etti. Trump’ın Çin, Rusya ve hatta AB büyüklerini de karşısına alarak ilan ettiği yeni karar, Türkiye dahil bütün bölgeyi etkileyecek.
-ABD, Kuzey Suriye’de tam da bizim sınırımızda hem askeri yerleşimini derinleştiriyor, hem de A’dan Z’ye her boyutta destek verdiği Kürt örgütlenmesini, bir parçası olarak değerlendiriyor.
Yalnız Suriye’ye karşı değil, Irak, İran ve hatta Türkiye’ye karşı da, bölgeden hiç ayrılmamak üzere yerleşmiş oluyor. Önümüzdeki süreçte çevre ülkelerin “sınırlarını ve rejimlerini değiştirecek” askeri ve siyasi gücü İsrail ve Kürt örgütleri ile birlikte fiilen oluşturuyor. Kudüs’te bayrak göstermesi de bunun bir parçası.
- Rusya’nın Suriye’de üs olanaklarını genişletmesi: Çin’in bile bölgeye dahil olma potansiyeli “yeni İran ve Kudüs kararlarında etkili oldu”. Artık İsrail ve planlanan Kürdistan ile birlikte bölge ülkeleri üzerinde etkisini genişletecek. İsrail, S. Arabistan ve Mısır üçgeni kuruldu. Yarın bunlara Yunanistan ve Kıbrıs Rumları dahil edilecekler.
- Ankara’nın Suriye bataklığına kaçınılmaz bir biçimde saplanması: Ege’de Ankara-Atina arasında Yunan işgalleri ile çıtanın yükseltilmesi yarınki projelerin yolunu açıyor. Ankara’nın Kıbrıs adası üzerinde, “uluslararası anlaşmalar yolu ile 1960’ta sağlanan garantörlük hakkının”, Ankara ve Lefkoşa ile “yumuşatılmaya başlanması” örtülü bir “al-ver hesabının sinyalleridir”.
Suriye’de sıkıştırılan, Ege’de adaları işgal edilen, KKTC ve Kıbrıs adasındaki garantörlü...