Karaköy İskelesi’nden Eyüp’e giden 11.45 vapurunu saniyelerle kaçırdıktan sonra iskelenin hemen yanındaki kahvede çayımızı yudumluyoruz. 20 metre ilerimizde deniz kıyısında, Yenicami’ye karşı, elinde olta, balık tutan bir adam var.
Amacımız Eyüp’teki Pierre Loti Kahvesi’ne teleferikle tırmanıp çayı orada yudumlamaktı. Yan masada bangır bangır kulağımı patlatırcasına Arapça konuşan bir adam var. Kesintisiz 10 dakikadan fazla bu işkenceye katlanıyorum. Konuşmasında sıkça geçen iki sözcük: Allah ve dolar! Türkçede de sıkça yan yana kullanılan iki sözcük. Biri kutsallık ifade eden, öteki vahşi kapitalizmin simgesi olmuş karşıt iki kelime.
Çinli de, Türk de, Alman da, İngiliz de “dolar” sözcüğünü sıkça kullanırlar. Adeta “sıfat” haline dönüşmüş gizemli bir kelime. “Polarizasyon” gibi, “dolarizasyon” da artık dilimize yerleşti. Bana biraz sevgili Erkan Yolaç’ın “atmasyon” tiplemesini anımsatıyor!
Yan masada bangır bangır konuşan Arap’ın Allah ve dolar gibi iki zıt sözcüğü 10 dakika içinde 40-50 defa tekrarlaması önce çok garibime gitti. Aslında pek şaşırmamam gerekiyor. Medyamızda, siyasilerin ekran konuşmalarında sıkça duymuyor muyuz? Allah izin verirse dolar düşecek, ya da Allah kısmet ederse “dolarizasyondan” kurtulacağız! Aynen yan masadaki Arap’ın söylediği gibi.
Tanrı doları korusun!
ABD, doların üzerine Tanrı’nın yüce adını yazmış: elinize 1 ABD Doları alın, üzerinde Amerikalıların Tanrı’ya inandıkları resmen yazılmış. Kendileri için doları adeta kutsallaştırmışlar. Aynen yan masadaki Arap’ın bağıra çağıra ifade ettiği gibi. Bu Arap aslında “Arap dünyasının durumunu bir turnusol kâğıdı gibi” açığa çıkarıyor, resmini çiziyor.
- Trump’ın Kaş...