https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac
Geçtiğimiz pazar sabahından beri dahil olduğum WhatsApp gruplarında ve özel yazışmalarda şu soruya yanıt aranıyor ve farklı yorumlar yapılıyor: “AK Parti’deki değişimi nasıl okumalıyız?”
AK Parti’nin 8. Olağan Kongresi’nde ortaya çıkan yeni MKYK listesi sürprizlerle doluydu.
Haliyle kafalar biraz karışıktı. Değişimden öte bir “yenileşme” söz konusu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dikkat çekecek bir değişime gideceğinin işaretlerini vermişti aslında. İstanbul kongresinde yeni İl Başkanı Abdullah Özdemir’in yönetim listesinin yüzde 60’tan fazlası Erdoğan’ın onayı ile yeni isimlerden oluşmuştu.
Cumhurbaşkanı, Asya seferinden dönerken verdiği söyleşide bazı sinyaller vermişti: “Hiçbir hoca, takımı okumadan sahaya sürmez. Bizler de şu anda üzerinde çalışıyoruz. Gerek ana kademeden gerek kadınlardan gerek gençlerden oluşan dinamik bir yapıyı kuracağız. Bu dinamik yapıyla da inşallah tüm Türkiye’nin demografik yapısını göz önünde bulundurarak bir liste hazırlayacak ve siyaset arenasına inşallah sunacağız. AK Parti olarak kongrelerimizi her zaman yenilenme ve tazelenme için fırsat olarak gördük.”
AK Parti’nin 23 yılı geride bırakan istikrarda altyapısının payı büyük. Gençlik kolları, her dönemde “filizlenme” vazifesini yerine getirdi. Bugün artık “tecrübeli siyasetçiler” kategorisinde yer alan birçok isim gençlik kollarından gelme. Kadın kolları da aynı şekilde. Pazar günü şekillenen MYK ve MKYK’daki gençlik ve kadın kollarının etkisi çok net görüldü.
Fakat bu kongrede, Cumhurbaşkanı Erdoğan takımını yenilerken sadece altyapıdan destek almadı. Dışarıdan yeni ya da “eski yeni” isimleri de kadrosuna kattı. Yani filizlerin yanına “aşılamaları” da koydu. Girişte dile getirdiğim “nasıl okumalıyız” sorusunun kaynağı da AK Parti dışından gelen birçok ismin vitrine çıkarılmasıydı.
Erdoğan, son röportajında “Tüm Türkiye’nin demografik yapısını göz önünde bulundurarak bir liste hazırlayacak ve siyaset arenasına inşallah sunacağız” demişti.
AK Parti’deki “değişimi”, önceki MKYK ve MYK’ya kıyas yaparak değil de parti dışından gelenler üzerinden okumak gerekiyor.
İYİ Parti’den Ankara Milletvekili Kürşat Zorlu, İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz, Konya Milletvekili Ünal Karaman ve İYİ Parti’nin seçim kampanyasını yürüten Faruk Acar.
Gelecek Partisi’nden Ankara Milletvekili Nedim Yamalı ve Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun, Yeniden Refah Partisi’nden Abdurrahman Akyüz ile İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu, siyasete AK Parti’nin kurmay kadrosunda devam edecekler. Yani artık AK Parti’nin politikalarına yön verecekler.
Sosyal medyada, İYİ Parti ve Gelecek Partisi’nden gelenler için; “Ne değişti de düne kadar AK Parti’nin karşısında siyaset yapan ve Erdoğan’ı yenmek gayesiyle kurulan masaya oturan bu isimler şimdi saf değiştirdiler” sorusu soruluyor.
Elbette sorulması gerekiyor. Sadece bu isimlerin destekledikleri partilerin seçmeni değil AK Parti tabanı da sorguluyor. Ancak bu soruyu ve türevlerini tek taraflı sormak hakkaniyetli olmaz. Ne değişti de AK Parti bu isimlere kapısını açtı ve vitrinine taşıdı?
Yanıtı burada aramak gerekiyor. Erdoğan sadece yenilenmek ve tazelenmek olmayacağının işaretlerini vermiş, Türkiye’nin demografisini işaret etmişti.
Dünyada siyaset dengeleri hızla değişiyor. Amerika seçimlerinden sonra siyasi hizalanmaları gördük. Dünyanın Rusya’ya bakışı değişme aşamasında. Bir yandan da ulus devletler yeniden yapılanmanın, iç cepheyi güçlendirmenin yollarını arıyor. Hafta sonu Almanya’da yapılan seçimler Avrupa krizine dönüşebilirdi mesela. Neyse ki aşırı sağın iktidara gelemeyecek olması geçici bir rahatlama getirdi. Ancak Avrupa Birliği sancılı bir döneme girdi.
Bölgemizde ise merkezinde Türkiye’nin olduğu yeni bir dönem başlıyor. Suriye Devrimi’nin üzerinden coğrafi bir yapılanma ve hizalanma söz konusu.
Türkiye’nin pozisyonu, tavrı ve duruşu net: Belirleyicilik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünya siyasetindeki konumunu dile getirmeye gerek yok zaten. Erdoğan’ın sonuç odaklı siyaset anlayışı bölgemizde etkilerini gösterirken, iç cephenin jeopolitik geleceğe etkisini dikkate almak gerekiyor.
Bu durumda “Ne değişti?” sorusu, neyin değişmemesi gerektiğini önümüze getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2027’deki olması beklenen seçimlere hazırlığa, demografiyi çeşitlendirerek başladı. Özellikle de İYİ Parti’den gelen yeni kurmayları bu yönde okumalıyız. Yansımalarını, etkilerini, bünyede kabul görüp görmeyeceğini tecrübe edeceğiz. Lakin bu kabul ediş ve gelişlerin siyasi ikbalden öte bir anlamı, amacı olduğunu düşünüyorum.