Konu hassas.
Aşağısı sakal yukarısı bıyık misali.
Yazdıklarımız belge niteliğinde olunca, maksadı aşmamak lazım.
Ama 'Şıracının şahidi bozacı' desem abartmış olmam.
Yazılanları 'mağduriyet edebiyatı' saymak da 'vicdansızlık' değil.
Tabii ki mevzu hassas.
Gazeteciyim…
Ama insanlığım önce gelir.
Onlar gibi zalimlik yapamam.
İstediği kadar yakıp yıkan olsunlar.
Benim vicdanım var.
Bilerek kimseyi incitemem.
Haksız ithamlarda da bulunamam.
Ama Hasan Cemal'in yaptığını da yapmam.
Cemal aka, FETÖ'cü bazı gazeteciler için işi maksatlı olarak duygusala bağladı.
Amacı belli.
Sahi Ali Bulaç, Mehmet ve Ahmet Altan kardeşler boş yere mi cezaevindeler?
Keşke Hasan aka bir cümle de buna ayırsaydı.
Ama ayırmadı.
Yazmaz da!
Çünkü o ve onun gibilerin işine gelmez gerçeği söylemek…
Onlar Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni Ortadan Kaldırmaya Veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme suçlarından yargılanıyor.
Ergenekon gibi boş suçlar değil bunlar.