Dünkü köşemin altında Mersin Adliyesi'nden gelen uzun bir tekzip
yayınlandı.
Mersin'den gelen ilk tekzip değildi bu…
Mesele şu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ ile mücadelede herkesten destek
istemişti.
Ben de gazeteci olarak ilgili resmi makamların tespit ettiği
FETÖ'cüleri yayınladım.
Yazdıklarımın çoğu tutuklandı.
Polis değilim.
Savcı da…
Kimsenin yakasına yapışacak halim yok.
Yargısız infaz yapmam, olanı biteni iyice araştırdıktan sonra
yazarım.
Titizim yani.
Yazımda açık adres de vermedim.
Türkiye'nin hemen her yerinden FETÖ ile ilişkili firmalara
yazdım.
Adı geçen Koçyiğit Kardeşler'in Mersin'de olduğunu yazmadım
ama.
***
Mersin Adliyesi'nden gelen tekzip kararına şaştım.
Basın özgürlüğünü yok etti.
İlk mahkeme tekzip talebini reddetmişti.
Ne oldu ki?
Yeni bir gelişme mi oldu?
HSYK bunu incelemeli.
İki kelime, yani 'Koçyiğit Kardeşler' ifadesi tekzip şartını
oluşturmamıştır çünkü.
Önceki gün yayınlanan o tekzip, bir anlamda FETÖ'cüleri basın
yoluyla aklamış oldu.
Tekziple ilgili kafa karıştıran soru çok…
Bir defa metin uzun…
Neredeyse adamın hayat hikâyesini yayınlattılar.
O uzun tekzibin yazdığım iki kelimeyle hiç alakası yoktu.
Ayrıca:
Düzeltme ve cevapta, buna neden olan eser açıkça belirtilmedi.
Basın Kanunu'nun 14/2 hükmü gereğince düzeltme ve cevapta, buna
neden olan eserin belirtilmesi gerekmez miydi?