Buna gazetecilik diliyle 'nal toplama' derler.
Atlattılar beni.
Demokrasi şehitleri Erol Olçok ile oğlu Abdullah Tayyip'i yazacaktım.
Dün parmaklarım klavyeye dokunduğu sırada gördüm gazetedeki röportajı.
Güncel işlere dalınca geciktim.
Geciktin mi olacağı bu...
Erol Olçok'un eşi Nihal hanım o geceyi konuşmuştu.
Vazgeçmedim tabii.
Klavye beni İstanbul, Çorum ve Of arasında gezintiye çıkardı.
Hüzün dolu bir seyahat oldu.
Erol Olçok ve oğlu memleket ve millet için kendini feda etmişti.
***
Bugün bayram…
Ama acı bayram,
Kurban telaşı da var tabii…
Bayramlar bir başka olur.
Farklı bir heyecan,
Ve hüzün doludurlar,
Kaybettiklerinize de,
Hasret kaldıklarınıza da ağlarsınız…
Acılar dün gibi tazedir hâlâ.
Nihal Olçok gibi…
Oğlu Abdullah Tayyip için, "En çok da 'annemmm' deyişini özleyeceğim" demişti…
Bir annenin yürek parçalayan sesidir bu.
Bu sese dayanmak mümkün mü?
Bayram günü acılarla kavruldu kadın.
Evlat acısı da bir başka yakar.
Sebep Fetullah Gülen'dir.
Reis de cenazede dayanamamış ağlamıştı.
Sulu göz biriyim…
Onunla birlikte ben de ağladım.
Nihal Olçok cenaze günü bayılmaktan korktuğu için Erdoğan'ın gözünün içine bakamadığını söyledi.